Uzakdoğu
gezimin 2 haftasını Vietnam’da geçirdikten sonra bir sonraki durağım
Kamboçya’ya gitmek üzere uçağa bindiğimde takvimler 15 temmuz 2017’yi
gösteriyordu.
Vietnam’ı
gezmeye güneyden başlayıp, kuzeye Hanoi’ye geldiğim için Kamboçya’ya karadan geçme
ihtimalim ortadan kalkmıştı. Hanoi’nin kuzeyinde Çin, batısında Laos var.
Tayland,Kamboçya ve Vietnam’ın arasında kalan Laos da gezmeye değer bir ülke
ama hem zamanım kısıtlı olduğundan hem de Laos için önceden vize alma
zorunluluğum olduğundan bu ülkeyi gezi planıma katmadım.
Havayolu ile
gelindiğinde Kamboçya’nın iki ayrı giriş kapısı var. Başkent Phanom Penh ve
Angkor Wat’a çok yakın olan Siem Reap şehirleri. Kamboçya’ya gitmek istememdeki
en büyük sebep dünyaca ünlü Angkor Wat tapınaklarını görmek olduğundan ben Siem
Reap şehrine uçtum. 58 dolar(210 lira)
Viet jet
havayollarının Hanoi – Siem Reap uçuşu 1 saat 45 dakika sürdü. Kamboçya tıpkı
Vietnam gibi yeşil pasaport sahibi Türk vatandaşlarına 30 günlük kalış
süresince vize uygulamıyor. Normal pasaport sahibi Türk vatandaşları
havaalanında form doldurup ücreti karşılığında (sanırım 30 dolar) vizelerini
alıp giriyorlar.
Siem Reap pub caddesi |
Havaalanında
20 dolar bozdurdum ama sonradan anladım ki hata etmişim. Neden mi? Ülkenin para
birimi Riel. Ancak Siem Reap’in her yerinde dolar gerçeği var. Sadece turistler
değil yerel halkın para birimi de sanki dolar olmuş. Heryerde alışverişler
dolarla yapılıyor. Marketlerde, lokantalarda etiketler hep dolarla.
Sormadığınız sürece kimse size bir şeyin riel karşılığını söylemiyor. Tabi bunun
sonucunda parayı yukarı yönlü yuvarlama algısı oluşmuş. Aklınıza gelecek her
şey 1 dolar ve katları olarak sunuluyor. (Örneğin küçük su 50 sent, büyük su 1
dolar)
Siem Reap’de
nerede konaklarsanız konaklayın (ister küçük bir hostel, ister birkaç yıldızlı
otel) havaalanından ücretsiz transfer hizmeti var. İnternetten yazıştığım
otelimin tuktukçusu da havaalanı çıkışında elinde ismimin yazılı olduğu
tabelayla beni bekliyordu.
Tuktukçu |
Başlangıçta
4 dolara hostel odasında bir yatak ayırtmıştım ama resepsiyondaki aşırı sıcakkanlı
adam 10 dolarlık çift kişilik odaları 6 dolara düşürünce hiç düşünmeden tamam
dedim. Bu fiyata sabah kahvaltısı da dahil. Buralarda otel resepsiyonları
gezginlere; otobüs, tren hatta uçak bileti alımı, kırtasiye ihtiyaçları, tur
organizasyonları, çamaşır yıkama vs. her konuda yardımcı oluyorlar zira tüm bu
yardımların kendilerine komisyon olarak geri dönüşü var. Benim resepsiyonun
vizyonu daha da genişti ki yalnız gezdiğimi söyleyince cep telefonunu çıkartıp
portföyündeki kadınların fotoğraflarını da gösterdi.
Odama
yerleştikten sonra dışarı çıktım. Siem Reap’in meşhur sokağı pub street hostele
on dakika yürüyüş mesafesi. Merkezde gezginlerin ihtiyacı olan herşey nehir
kenarında pub street ve çevresindeki caddelerde yoğunlaşmış. Bu civarda tüm
lokantalar resimli ingilizce menülere sahip ve tabiki fiyatlar dolar üzerinden.
Tamamen turistik bir etkinlik olan kızarmış akrep, yılan ve böcek satıcıları
turistlerin peşinde. Pazar yeri ve diğer dükkanlar gece alışverişi için açık.
Ertesi gün
için hava tahminlerinde yağmur ihtimali vardı. Bu yüzden, Angkor Wat gezisini
havanın açık olmasının beklendiği iki gün sonraya bırakıp ertesi gün için Tonle
Sap gölü ve yüzen köy turu ayarladım. Afişlerde yazan ücret 20 dolar ama düşük
sezon olduğu için fiyat 13 dolara kadar düşmüş.
Ertesi
sabah, belirtilen saatte tur minibüsü hostelimin kapısının önündeydi. Çoğunluğu
asya ülkelerinden gelen gezginlerle birlikte Tonle Sap gölüne doğru bir saat
civarında bir yolculuk yaptık.
Tonle Sap
gölü Güneydoğu Asya’nın en büyük gölü ve Kamboçya halkı için en büyük tatlı su
rezervi.
Göl
kıyısında tekneye binerek yüzen köye doğru yola çıktık. Buraya yüzen köy
deniliyor. Peki ama neden? Nehir, mayıs ile kasım ayları arasında deltadan göle
doğru aktığı için bu mevsimde göl olması gerekenin de üzerinde bir seviyeye
ulaşıyor ve herşey sular altında kalıyormuş. Köylüler de çözümü, köyü uzun ağaç
direklerinin üzerine inşa etmekte bulmuşlar. 3500 kişinin yaşadığı köyde bütün
evler,okul,marketler,polis karakolu ve hatta kilise uzun direklerin üzerine
inşa edilmiş. Bu mevsimde insanların yürüdüğü alanlar göle dönüşüyor ve ayak
basacak toprak kalmıyormuş.
Köyde
yürüyüş yaptık. İnsanlar evlerinin önünde,arkasında veya yanında çamaşırlarını
yıkıyor, yemeğini yapıyor. Koşturup duran çocukların ayaklarında bir terlik
bile yok.
Köyün
kadınları bir çeşit kooperatif kurmuşlar. Köye gelen turistler, kişi başı 5
dolar karşılığında suların altında kalmış bir ormanda kayıkla gezdiriliyor.
Kadınlar Bangkok’daki yüzen pazar misali kayıkların içinde bulunan yiyecek
içeceği turistlere satmaya çalışıyorlar.
Köyden
ayrıldığımda kendi kendime sorduğum ve muhtemelen hiçbir zaman cevabını
bulamayacağım sorularla doluydu kafam. Bugün bloğuma yazarken bile oradaki
insanların yaşantılarıyla ilgili bir çok anlamadığım konunun var olduğunu
biliyorum. Teknoloji olmadan birkaç saat geçiremeyen bizler için teknolojiyi en
az düzeyde kullanarak yaşamlarını sürdüren bu insanları kısa bir süre bile olsa
gözlemlemek benim için benzersiz bir deneyim oldu.
Ertesi gün
için planım Angkor Wat tapınaklarını aradan çıkarmaktı. Hostel ile anlaşmalı
tuktukçular küçük tur için 15 dolar istiyorlar. Hostelde kalan yirmili
yaşlardaki bir gezgine Angkor Wat tur ücretini benimle paylaşmak isteyip
istemiyeceğini sordum. O da tam böyle bir fırsat bekliyormuş. Hemen kabul etti.
Tuktukçuyla ertesi sabah 8:30 da hostelin önünde buluşmak konusunda anlaşıp
müstakbel yol arkadaşımla tanıştık. Henry genç bir İngiliz. Aylardır Asya’da
tek başına geziyormuş. Kamboçya’dan önce Laos’daymış. Günde 5 pound ile Laos'u
gezmiş.
Tuktuk ücretini paylaştığım İngiliz. |
Kamboçya
demek Angkor Wat demek. 1115 ile 1145 yılları arasında yaptırılan tapınak şehir
dünyanın en geniş dini anıtı olarak biliniyor. 160 hektarlık bir alana yayılan
şehrin içerisinde birbirinden bağımsız yüzlerce yapı var.
O gün Henry
ile sabahtan akşama kadar keyifli bir biçimde gezi planında yer alan
tapınakları görmeye çalıştık. Adı “küçük tur” olmasına rağmen turumuz oldukça
uzun sürdü ve gün batımına kadar bitiremediğimiz yerler bile oldu. Hayatta bir
kere görülmesi gereken yerler listesinde ilk üçte yer alan bir şehirde bulunmak
benim için harka bir deneyimdi.
Angkor Wat
hakkında kısa notlar;
· Yabancılar için 1 günlük bilet ücreti 37 dolar. (Bu ücret şubat 2017’den önce 20 dolarmış.) 3 günlük ise 62 dolar. 12 yaş altındaki çocuklardan ücret alınmıyor. Kredi kartı ile ödeme kabul ediliyor.
· Bilet gişesi sabah 5 de açılıp akşam 17.30 da kapanıyor. Farklı yerlerde birkaç tane bilet gişesi var. Gün doğumunu da izlemek istiyorsanız ya sabah erken saatte bilet gişesinin önünde olmanız yada bir gün önceden 17:00 – 17:30 saatleri arasında ertesi gün için bilet almanız gerekli.
· Biletinizi alırken fotoğrafınız çekiliyor ve biletin üzerine ekleniyor. Büyük tapınakların girişinde mutlaka bilet kontrolü var. O nedenle biletinizi kaybetmeyin.
· AngkorWat’ı anahatlarıyla gezmek için kesinlikle bir ulaşım aracına ihtiyaç var. Bir tuk-tuk şoförüyle anlaşabilir, bir tura katılabilir, bir bisiklet veya motorsiklet kiralayabilirsiniz. Ben hostelde kalan bir İngilizle birlikte tuk tuk ayarlayarak gezdim.
Tomb Rider'da ünlenen ağaç |
· Tüm oteller/hosteller/misafirhaneler tuk-tuk şoförleriyle anlaşmalı ve Angkor wat turu satıyorlar. Tuk tuk sürücüleri sizi Angkor Wat’ın içinde tapınakların girişine bırakıyor ve orada beklemeye başlıyor. Gezmeyi bitirip tuktuğa dönüyor ve diğer tapınağa doğru yol alıyorsunuz. Günübirlik turlar küçük tur ve büyük tur olarak ikiye ayrılıyor ama alan o kadar büyük ki küçük turu bile tam anlamıyla bitirmeniz kolay değil.
· Tuk-tuk ile yapılan gezilerde verilmesi gereken ücret bütün gün için 15 dolar. Ancak sizi bir çok yere götürme vaadiyle çok daha fazla fiyat çekiyorlar. (Tecrübeyle sabittir.) Eğer sabah gündoğumunu eklemek isterseniz fiyat 20 dolara çıkıyor. Dikkat edilmesi gereken bu fiyatın kişi başı değil araç başı olduğu. Tuktuk, normalde 4 kişilik ancak sürücüler arka koltukları içe doğru katlayarak iki kişilik gibi gösteriyor.
· Tuk-tuk veya turla gezecekseniz öncelikle nereleri gezeceğinizden emin olun, mümkünse programı yazılı olarak isteyin yada bir fotoğrafını çekin. Unutmayın ki bir günde bütün AngkorWat’ın tamamını görmeniz imkansız. Ancak görmeniz vaad edilen yerleri de türlü bahanelerle (örneğin öğle yemeği/kapanış saati) atlatmaya çalışıyorlar.
· Tuk tuk sürücünüzün sizi nerede beklediğinden/bekleyeceğinden ve tapınağa hangi girişten girdiğinizden emin olun. Bazı tapınakların birden fazla giriş-çıkışı var ve hepsi birbirine benziyor. Dikkatli olmazsanız yanlış çıkıştan çıkıp aksi yöne gitmeniz çok olası. Aynı şekilde bisiklet veya motorsiklet ile gezerseniz de nereye park ettiğinize çok dikkat edin.
Phnom Bakeng'de gün batımı |
· Acıktığınızda tuk tuk sürücünüz sizi kendi anlaştığı lokantaya götürmek isteyecek. Siem Reap’de 1-2 dolara yiyebileceğiniz yemekler AngkorWat’ın içinde 5-6 dolardan başlıyor. Unutmayın ki o fiyatın içinde tuktukçunuzun komisyonu da var. Ben tuktukçunun beni götürdüğü lokantada 5 dolarlık yemeğe 1 dolar teklif ettim. O anda zaten hem tuktukçu hem de lokantacı benden iş çıkmayacağını anladı. Daha sonra tuktukçudan kurtulup başka bir lokantaya gittik ve aynı yemeği pazarlıkla 1,5 dolara yedik.
· Hepsi aynı olmayabilir belki ama benim karşılaştığım bütün tuktukçular feleğin çemberinden geçmiş, turistlerden nasıl daha fazla para koparırımın derdinde olan tiplerdi. Zaten bu nedenle bizi AngkorWat’a götüren tuktukçuya tur bitiminde tur ücretini paylaştığım İngiliz bahşiş verirken ben vermedim. Şimdi mutlaka “adamlar fakir, ne olur birkaç dolar fazla versen” diyecekler çıkacaktır ama ben kimseye hak ettiğinden fazlasını vermem kardeşim. Vermek isteyen versin.
Angkor Wat bilet gişesi |
· Angkor Wat’a gitmeyi planladığınız günün hava tahmin raporunu mutlaka inceleyin. Yağışlı mevsimde aniden bastıran bir muson yağmuru gezi planınızı etkileyebilir. Aynı şekilde gündoğumunu Angkor Wat’da yapmak istiyorsanız kapalı olmayan bir havaya ihtiyacınız var.
· Yanınıza su ve şapka almayı unutmayın. Su içeride de satılıyor ama tabiki fahiş fiyata.
· Günbatımında Angkor Wat’ı izlemek için biz Phnom Bakheng’e gittik. Burası oldukça popüler olması nedeniyle kalabalık oluyor ve tapınağın üzerine belirli bir sayının üzerinde ziyaretçiyi alınmıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder