19 Mart 2017 Pazar

İTALYA / Floransa

Roma’da bir günümü trenle bir buçuk saat mesafedeki Floransa’ya ayırdım.

Michalangelo tepesinden Floransa
Telefonumun alarmını sabah 5:40 a kurup yattım. Hostelde kalmanın dezavantajlarından birisi erken check in ya da check out durumlarında oluşan gürültü, ışık açılması gibi durumlarda mecburen uykunun bölünmesi. Bu durumlara alışık olduğumdan eğer hostelden erken ayrılacaksam kimseyi rahatsız etmemek için sırt çantamı bir gece önceden hazırlayıp yatarım. Yine öyle yapıp çıktım ama telefonumun şarj cihazını almadığımı fark edince tekrar odaya girmem (ki bu kapı gıcırtısı ve ışığın açılması anlamına geliyor) odadaki diğer gezginleri en azından bir kere yatakta döndürmek zorunda kaldı.
Henüz hava aydınlanmamış olmasına rağmen Roma Termini istasyonu oldukça kalabalıktı. Güvenlik nedeniyle tıpkı havaalanlarındaki gibi yolcu olmayanların trenlerin olduğu peronlara geçişine izin verilmiyor. Son gelişimden bu yana ne kadar çok şey değişmiş diye düşündüm. Mesela Vatikan’daki San Pietro meydanının girişinde dedektörler yoktu o zamanlar. Vittorio Emanuel abidesinin girişinde polis kontrolü yoktu. Veya tren istasyonlarında yolcu olmayanlar da trenlerin yanına ve hatta içine kadar gelebiliyorlardı.

Hızlı trende vagonumu bulup yerime oturdum. Tren Roma Termini istasyonundan 6:20 de hareket etti ve planlanan varış saati olan 7:55 de Floransa Santa Maria Novella istasyonuna ulaştı. İtalya’da bilet fiyatlarının dinamik bir yapılandırması var. Hareket günü yaklaştıkça fiyatlar da yükseliyor. Benim bir hafta önce internetten 19,90 euroya aldığım bilet seyahat tarihinden bir gün önce 40 euronun üzerine çıkmıştı. Cep telefonunuza gönderilen pnr kodunu kondüktöre söylemek yeterli oluyor ama ne olur ne olmaz diye ben biletin e-posta çıktısını da yanıma almıştım.
Floransa’da tren istasyonunun yanındaki McDonald’s da kahvaltı yaptıktan sonra ilk olarak istasyona ismini veren Santa Maria Novella bazilikasına giderek şehri gezmeye başladım. Bazilika teknik olarak istasyonun tam karşısında ancak istasyondan çıkınca karşınıza gelen bölüm bazilikanın arka tarafı ve koyu kahverengi bir cephesi var. Bu nedenle fazla dikkat çekmiyor. Degli Avelli sokağından devam edip bazilikanın ön bölümüne gelince gösterişli bir girişle karşılaştım. Yapım tarihi 13.yüzyıl olmakla birlikte, daha önceden de aynı yerde bir kilise varmış. Novella yani yeni kilise eskisinin yerine yapılmış. Bazilika için bir çok sanatçı eserler üretmiş.

Floransa’da ziyaret edilmesi gereken en önemli yapı Floransa katedrali. Bu katedral Duomo meydanında bulunuyor. Diğer adı “Santa maria del fiore” olan kilisenin yapımı 140 yıl kadar sürmüş. Dışı gerçekten çok görkemli olan katedralin içi bana pek ilgi çekici gelmedi. Belki de Vatikan’daki Aziz petrus katedralinden sonra beklentimi yüksek tutmuş olabilirim. Katedralin hemen yan tarafında Giotto’nun çan kulesi var. Kuleye çıkmak için 15 euro ödeyerek Duomo müzesinin tüm bölümlerini de kapsayan genel bileti almak gerekiyor. Sadece kule için ayrı bir bilet satışı yok.
Floransa katedrali
Floransa katedrali iç görünüş

Aziz giovanni vaftizhanesi katedralin hemen önünde
Aynı meydanda katedralin tam karşısında bulunan sekizgen yapı Aziz Giovanni vaftizhanesi. Bu yapı Floransa’daki en eski eserlerden birisiymiş ve bir çok insan burada vaftiz edilmiş. Ön cepheden bakıldığında arkasında duran katedral ile çok uyumlu bir görüntüsü var. Katedralin arka tarafında ise Duomo opera müzesi yer alıyor.

Del proconsolo caddesinden devam edip Museo Nazionale’yi dışarıdan görmekle yetindim. Yolun devamında Signoria meydanına ulaştım. Bu meydanda bulunan Vechio sarayı, yapıldığı 14. yüzyıldan bu yana yönetim amaçlı kullanılmış. Binanın ön cephesindeki terasta Michalangelo’nun Davud heykelinin replikası var zira orjinali müzeye kaldırılınca buraya çakmasını koymuşlar.

Arno nehrine doğru yürümeye devam ettim. Nehir kıyısında sanat meraklıları için dünyadaki en ünlü ve en eski sanat müzelerinden birisi olan Uffizi bulunuyor.
Uffizi müzesi
Floransa sokakları
Vecchio sarayı
Floransa’nın içinden geçen Arno nehri boyunca bir çok köprü inşa edilmiş ama bunların içinde bir tanesi çok ünlü. Eski köprü anlamına gelen Ponte Vecchio 14.yüzyılda yapılmış. Köprünün üzerinde nehre bakan ve köprüye sonradan eklenmiş gibi duran küçük pencereler göze çarpıyor. Bunlar köprü üzerindeki dükkanlara ait ve bugün bu dükkanların çoğu kuyumcu dükkanı. 2. Dünya savaşı sırasında Almanlar Arno nehri üzerindeki bütün köprülere bomba yağdırırken buraya dokunmamışlar; burası bana ilginç geldi.

Köprüden nehrin karşı kıyısına geçerek Michalangelo meydanına (daha doğrusu tepesine) doğru yürümeye başladım. Bu tepe en güzel Floransa manzarasını yakalamak için en uygun yer. Buradan görülen Floransa manzarası seneler önce Fatih Terim’in oynadığı telsim reklam filminden hatırımda kalmıştı. Tepeye çıkarken yolu biraz daha uzatarak Santo Spirito kilisesini de görmek mümkün ama nasıl olsa tepeden göreceğim diyerek o tarafa hiç bulaşmadım. (Sonradan öğrendim ki bu kilisede Michalangelo’nun ahşaptan yaptığı çarmıha gerilmiş İsa heykeli asılıymış.)
Michalangelo meydanı tam düşündüğüm gibi manzara avcısı gezginlerle doluydu. Hava açık olsaydı çok daha iyi olurdu ya, neyse. Uzun bir süre bu bölgede vakit geçirerek hem manzara avcılığı yaptım hem de dinlenmiş oldum.

Tekrar nehrin karşı kıyısına geçip bu kez Santa Croce (kutsal haç) bazilikasına ulaştım. Burayı Floransa için önemli kılan ise bazilikanın içindeki bazı mezarlar. Kutsal bir yer olması nedeniyle yüzyıllar boyunca önemli kişiler hep burada gömülmeyi istemiş. Michelangelo, Galileo, Machiavelli burada yatan bazı ünlü kişilerden bazılarıymış.
Haritada gezilecek yerler arasında bir de sinagog olduğunu görünce ve hazır yakınındeyken buraya da uğramaya karar verdim. Sinagog pilastri caddesi üzerinde. Yapım tarihi kiliseler kadar eski olmasa da dışarıdan bakınca mimarisi ilgi çekiciydi.
Colonna caddesi üzerinde yürümeye devam ederek Piazzala della Santisima Annunziata’ya (Sentisima Annunziata meydanı) vardım. Bu tarihi meydanda bulunan ve meydanla aynı ismi taşıyan kilise yeni evli çiftlerin düğün gününde ziyaret ettiği bir kiliseymiş. Meydanın diğer tarafında hospital of the innocence (masumlar hastanesi) adı verilen eski bir hastane binası bulunuyor.

Aşağıdaki haritada Floransa’da gezdiğim yerleri gösteren bir rota oluşturdum. Floransa bence rahatlıkla bir günde gezilebilecek bir yer. Roma’dan, Bologna’dan, Milano’dan günübirlik sabah treni ile gelinip gece treni ile tekrar dönülebilir. Tabi müzelere de gireyim derseniz o zaman iş değişir.
Floransa gezi rotam

Roma gezi notlarımı okumak için tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder