Tayland’a
Kamboçya üzerinden giriş yaparken sınır yürüyerek geçiliyor. Kamboçya tarafında
yolculuk ettiğim minibüsün şoförü beni ve tüm yolcuları indirip üzerimize
renkli bir etiket yapıştırdı ve pasaport işlemleri için gitmemiz gereken binayı
gösterdi. Bu noktada Kamboçya’dan çıkış yapıp Tayland tarafına doğru yürüdüm.
İki ülkenin de kapıları birbirinden ihtişamlı. Tayland tarafında pasaport
polisinden geçtikten sonra üzerinize yapıştırılan etiketler sayesinde binmeniz
gereken araca yönlendiriliyorsunuz.
Mola ile
birlikte dört saat sonra ulaştığım Bangkok 8 milyonluk nüfusuyla çok büyük bir
şehir. Ucu bucağı yok. Tam bir metropol. Bangkok’a varınca şoför belirli duraklarda
yolcuları indirmeye başladı. Hostelimin adresini şoföre gösterdim. Yolculardan
birinin yardımıyla inmem gereken en yakın durak konusunda anlaştık. İndikten
sonra navigasyonumun yardımıyla hostelimi bulmam zor olmadı.
Hostelim Khaosan
Road bölgesinde. Burası Bangkok’un sırtçantalı bölgesi. Hosteller, masaj
salonları, lokantalar, seyahat acentaları, çamaşırhaneler gibi gezginlerin
ihtiyaç duyduğu herşey bu bölgede toplanmış. Her bir ürün gurubundan onlarca
satıcı olması sayesinde bu bölgede fiyatlar oldukça rekabetçi.
Havaalanından
merkeze ulaşım: Ben ülkeye Kamboçya üzerinden giriş yaptım ancak ülke içi
seyahatimde Bangkok Suvarnabhumi (BKK) havaalanını kullandım. Eğer Khao San
road yakınlarında kalıyorsanız bu havaalanına ulaşmanın en ucuz yolu S1
otobüsleri. Bu otobüsler Khao San road girişindeki otobüs durağı ile Suvarnabhumi
havaaalanı arasındaki yolu yaklaşık bir saatte alıyor ve ücreti sadece 50 baht. Büyük saray |
Tayland'ın en ucuz sokak lezzetlerinden pad thai 30 baht |
Tayland’da her köşe başında göreceğiniz 7/11 marketlerinden alacağınız pişmiş yemekleri market içindeki mikrodalga fırınlarda ısıttırıp afiyetle yiyebilirsiniz.
Marketlerde 1,5 litrelik su 15 bahta satılıyor. Ancak 7/11 lerin önlerinde bulunan su otomatlarında 1,5 litrelik büyük bir pet şişe kabını 1 baht bozuk paraya doldurabilirsiniz.
Ülkenin para birimi baht. Temmuz 2017 itibariyle 100 amerikan doları 3300 Tayland bahtı, 100 tayland bahtı ise 11 Türk lirası yapıyordu.
Bangkok demek yemek demek. Her yerden çeşit çeşit yemek kokuları alacaksınız. Ülkede Thai yemekleri istisnasız baharatlı pişiriliyor. Menüden seçtiğiniz yemeği acılı isterseniz veya kendiniz acı ilave ederseniz yiyemeyeceğiniz kadar acı olabilir.
Wifi hemen her kapalı alanda bulunabiliyor ama Bangkok’a indiğinizde havaalanından veya şehir merkezinde marketlerden turistler için üretilen internet paketli sim kartlardan alırsanız wifi arama derdiniz de kalmaz.
İşyerlerinde kredi kartı kullanımı mümkün ancak ilave komisyon alınıyor. Bu nedenle nakit kullanımı daha yaygın.
Bangkok’da şehir içi otobüs sistemi güzel ve google toplu taşıma yol yardımı da iyi işliyor. Otobüs biletleri otobüste biletçiden alınıyor ve fiyat aracın klimalı olup olmamasına göre artsa da çok cüzzi düzeylerde. Bu sayede Bangkok’un yarım pencereli nostaljik otobüslerini de deneyimleme fırsatı bulursunuz.
Bangkok’da taksi kullanmak istiyorsanız Grab uygulamasını mutlaka telefonunuza indirin. Bu imkanınız yoksa taksiye binmeden önce fiyatı konuşup netleştirmenizde fayda var.
Heryerde 2016 ylında ölen kralın ve günümüzdeki yeni kralın fotoğrafını göreceksiniz. Eski krala çok büyük bir saygı var. Bir keresinde sinemaya gittim ve film başlamadan önce paldır küldür herkes ayağa kalktı. Ardından sinema perdesinde milli marş eşliğinde eski kralı öven kısa bir film izletildi. Herkes büyük bir sükünetle krala saygısını sunup geri yerine oturdu.
Thai dilinde Wat tapınak demek. Bangkok’u gezerken bol miktarda tapınak göreceksiniz. Her ne kadar tapınaklarda budaya sırtını dönmek, buda gibi oturmak, buda gibi poz vermek yasak olsa da ben bu konuda ne kendim sorun yaşadım ne de kimsenin sorun yaşadığına şahit olmadım.
Royal Grand
Palace (Büyük Kraliyet sarayı): Bangkok gibi dev bir şehire yakışır dev bir
kraliyet sarayı. Yapım tarihi 250 yıl öncesine dayanıyormuş. Altın çatılar,
tapınaklar, buda heykelleri hepsi tamam da bu sarayı ziyaret etmek belli
kurallara tabi. Pasaportunuz, çantanız v.s kontrol ediliyor. İçeriye kolsuz
tişört ve şort pantolon ile girilmiyor.Ya gelirken uzun bir pantolon giyip geleceksiniz
ya da sarayın karşısındaki dükkanlardan bacakları örten bir şal
kiralayacaksınız. Aynı kural kadınlar için de geçerli. Giriş Tayland
vatandaşları için ücretsiz olduğundan içerisi çok ama çok kalabalık. Diğer ülke
vatandaşları için ise 500 baht. Bu biletle saray haricinde birkaç yere daha
girilebilse de tüm girişlerin 15:30 itibariyle kapandığını da unutmamalı. Nehirde karşıya geçiş |
Bangkok otobüsleri |
Wat phra
kaew (zümrüt buda tapınağı): Büyük saray için aldığınız biletle buraya da
girebilirsiniz. Gösterişli tapınağın içerisinde kutsalllığına inanılan bir buda
heykelini görmek için herkes gibi sıraya girdim. Sıra çabuk ilerliyor çünkü
tapınakta duraklama yapmak fotoğraf çekmek yasak. Zaten Tayland’da içinde
fotoğraf çekemediğim tek tapınak burasıydı.
Wat pho
(yatan buda tapınağı): Bangkok’un simgelerinden birisi de bu tapınak. İçinde
bulunan yatan dev buda heykeli 46 metre genişliğinde 15 metre uzunluğunda.
İnsan kalabalığından yatan buda ile fotoğraf çektirmek biraz zor oluyor. Giriş
ücreti 100 baht. Bu ücrete küçük bir şişe su da dahil.
Wat Suthat
Thepwararam: Bu da şehrin biraz daha
işlek bir bölgesinde bulunan sıradan bir tapınak. Ben gittiğimde restorasyon
nedeniyle üstü örtülüydü. Zaten buraya gitme nedenim tapınağın önünde duran
ülkenin en büyük salıncağını görmekti. Adı salıncak ama oturma bölümünün
olmadığını da belirtmeliyim. Tapınak girişi 20 baht.
Wat Arun
(şafak tapınağı) Phraya nehrinin karşı tarafında bulunan görkemli bir tapınak.
Hatta hem giriş ücreti hem de görselliği ile beni en mutlu eden tapınaktı
diyebilirim. Buraya ulaşmak için nehirde çalışan tekneleri kullanmak mümkün. Bu
sayede Phraya nehrinde kısa bir gezintide yapmış oldum. Nehrin suyunun çamur
renginde olduğunu da belirtmeliyim. Tapınak girişi 50 baht, tekne ücreti 5
baht.
Wat Traimitr
Witayaram Worawiham: Şafak tapınağını gezdikten sonra bir kez daha tekne ile
karşıya geçerek bu tapınağı ziyaret ettim. İçeride som altından bir buda
heykeli var ve giriş ücreti 40 baht.
Chinatown
(Çin mahallesi): Tapınaklar bir noktadan sonra hep aynı gelmeye başlıyor.
Farklı bir Bangkok deneyimi için adres çin mahallesi. Ticaret hayatının yeme
içme mekanlarına karıştığı bu yoğun bölge Bangkok’da en keyif aldığım yerlerden
biriydi. En lezzetli sokak yemeklerini burada tadıp, en ucuz hediyelikleri burdan
aldım. Şafak tapınağı |
Khao San
Road (Khao San caddesi) Bangkok’a gelipte buradan geçmeden olmaz. Hatta özellikle
hava karardıktan sonra zamanınızın büyük bölümünü bu caddede bir aşağı bir
yukarı geçirmeniz de olası.
Patpong
night market (Patpong gece pazarı) Tayland’ın meşhur gece pazarlarındaki
satıcılar hava karardıktan sonra ticaretin dibine vurmak için hazır ve nazır
olarak bekliyorlar. Bu pazarlardan hiçbir şey almasanız bile mutlaka bir şey
alırsınız. Ancak dikkat edilmesi gereken şey size söylenen fiyatın en az
yarısını teklif etmek.
Pratunam
market: Gece pazarlarının gündüz açık olan versiyonu ve fiyatlar biraz daha
makul.
Siam square
one, MBK, Central world (AVM’ler) Bu AVM’lerin üçüde aynı bölgede ve
birbirlerine yakınlar. Ancak trafiğin akşam saatlerinde bu bölgede durma
noktasına geldiğini belirtmeliyim. Bangkok’un modern alış veriş merkezlerinin
İstanbul’daki benzerlerinden pek bir farkı yok. Hepsinin üst katlarında yeme
içme mekanları bulunuyor. Onun dışında giyimden elektroniğe, oyuncaktan ev
eşyasına bilinen ve bilinmeyen tüm markalar mevcut. Çin mahallesi |
Nana Plaza:
İsmine aldanıp alışveriş merkezi zannedilebilecek bir yer. Bangkok’un seks
merkezi. Şaşırtıcı olan şey buranın hemen yanı başındaki mahallenin müslüman
mahallesi olması. Bangkok’da gördüğüm en yüksek dolar kuru da bu bölgedeki
dövizcilerdeydi.
Damnoen
Saduak Floating Market (Yüzen pazar): Bangkok’a kadar gelmişken yapılması
gereken bir diğer etkinlik yüzen market turu. Ben bu turu KhaoSan’daki bir
seyahat acentasından 300 bahta satın aldım. Zaten fiyat ve içerik hangi
acentadan satın alırsanız alın aynı. Sabah 7 de otelinizden alınıp minibüslerle
Bangkok’a bir saat uzaklıktaki köye götürülüyorsunuz. Burada yapılan yarım
saatlik bir kayık turu, bir hızlı bot turunun ve tegahlarda para harcamanız
için verilen kısa bir serbest zamanın ardından öğlen 1 civarında tekrar Bangkok’a
dönüyorsunuz. Açıkçası burası artık turizme yenilmiş. Yüzen pazarın hiçbir
otantikliği kalmamış. Bindiğiniz kayıkların yanaştığı tüm satıcılarda fiyatlar
fahiş. Kanallarda kayık ve bot kalabalığından hareket etmek imkansızlaşmış.
Gürültü ve hava kirliliği dayanılmaz halde. Keşke burası hiç turizme
açılmasaymış da köylüler kendi aralarında alışverişlerini yine sakin, sessiz teknelerle
yapsalarmış diye geçirdim içimden.
Bangkok’da
geçirdiğim toplam 3 günüme ben yukarıda yazdığım yerleri sığdırdım ve güneye
Krabi’ye geçtim. Ama 1 hafta da kalsanız, her gününüzü dolu dolu geçirtecek
onlarca gezilecek yer ve aktivite var Bangkok’da. Tabi büyük şehirde olmak sizi
mutlu ediyorsa. Şahsen ben sakin ve fazla kalabalık olmayan yerleri daha çok
seviyorum.