14 Haziran 2018 Perşembe

Yurtdışında ucuza konaklamanın yolu; hosteller.

Yurtdışına çıkıp gezmek yüksek maliyetli bir iş olarak bilinir. Pasaportu, vizesi, uçak bileti, otel masrafı derken harcamalar artar da artar. Düşük bütçeyle gezmeye çalışanların kısmaya çalıştığı en önemli harcama kalemlerinden biri olan konaklama masrafları hosteller sayesinde sıfırlanmasada oldukça azaltılabiliyor. Yurtdışına ilk çıkmaya başladığım yirmili yaşlardan beri kullanmakta olduğum hostellerin ne olduğunu ve ne olmadığını bu yazımda anlatmaya çalışacağım.

Kırgızistan'ın Çolpon ata şehrinde kaldığım hostel

Nedir bu hostel?
Hostel genellikle öğrencilerin konaklaması için yapılmış olan, içerisinde bulunan odalarda ranza sisteminde 2 ila 12 arası yatağın bulunduğu konaklama biçimidir. Kısaca dilimize çevrildiğinde hostel bizim bildiğimiz yurttur. Konaklayan kişilerden alınan ücret oda için değil yatak için olduğundan otellerle kıyaslandığında çok ucuzdur. Bu nedenle tüm dünyada düşük bütçeli gezginler tarafından en çok tercih edilen konaklama yöntemi hostel konaklamalarıdır.

Belçika'nın Brüksel şehrinde kaldığım hostelin resepsiyonu

Hostelin otelden farkı var mı?
Hosteller de otellerle aynı mantıkta çalışır. Rezervasyon yaptırdığınız hostele ulaştığınızda resepsiyondaki görevli sizinle ilgilenir, kaydınızı yapar. Ardından oda ve yatak numaralarınızı söyler ve yatağınızın yolunu tutarsınız.

Güney Kore Jeju adasında kaldığım hostelin kahvaltı ve dinlenme alanı

Hostel odaları nasıl?
Hostel konaklamaları genelde kadın ve erkeğin bir arada olduğu karışık yatakhanelerdedir. Bazı hostellerde erkek yatakhanesi ve kadın yatakhanesi de bulunabilir.  
Yukarıda da belirttiğim gibi otelde oda için para ödersiniz. Oysa hostelde oda için değil yatak için para ödenir. Odalar genellikle 4-6-8 kişiliktir. Bazen 10-12 bile olabilir. Odadaki yatak sayısı arttıkça fiyat düşer.

İsveç / Stockholm'de kaldığım hostel arkamda görülen tekneydi.

Bazı hostellerde yatağınıza ulaştığınızda yatak çarşafı ve kılıf serilmiş olmaz. Bunu yapmak sizin işinizdir.
Son yıllarda artan ihtiyaçlara bağlı olarak artık hostellerde tüm yatakların kenarına bir adet priz ve bir adet kişisel okuma lambası konuluyor.

Portekiz Lizbon'da kaldığım hostelin kahvaltısı

Hostellerde yemek durumu nasıl?
Tıpkı oteller gibi bazı hosteller de ödediğiniz fiyata sabah kahvaltısı dahilken bazılarında değildir. Ancak hemen hemen bütün hostellerde burada konaklayanların kullanımına açık bir mutfak bulunur. Mutfakta bir kişinin yemek pişirmesinden yemesine kadar gerek duyulan kap kacak, tabak çatal gibi her türlü malzeme mutlaka vardır. Marketten aldığınız malzemeler ile yemek yapabilirsiniz. Yağ,şeker gibi malzemeler genellikle hostel yönetimi tarafından sağlanır veya sizden önce kalan gezginler bu tür malzemeleri yanlarında taşıyamayacaklarından orada bırakırlar. Bu nedenle hostelin mutfağında yemek yapmak isterseniz ilk işiniz buzdolabını kontrol etmek olmalıdır.

Kuala Lumpur / Malezya

Fethiye / Türkiye



Amsterdam / Hollanda


Roma / İtalya

Lviv / Ukrayna

Bangkok / Tayland

Hostelde ortak kullanım alanları
Otelle hosteli ayıran en bariz farklardan birisi tuvalet, banyo gibi alanların ortak kullanıma ait olmasıdır. Yani odanızda size özel bir tuvaletiniz veya banyonuz yoktur. Bu tür ihtiyaçlarınızı yatağınızın bulunduğu katta bulunan genel bölümlerde giderirsiniz.

Barselona'da kaldığım hostelin mutfağı

Hosteller güvenli mi?
Son yazacağımı en başta yazayım. Yirmi yıla yakın zamandır hostellerde kalıyorum. Güvenlik ile ilgili hiçbir sorun yaşamadım. Tanımadığınız insanlarla aynı odada yatma fikri pek tekin gelmese de hostellerde konaklayan insanların üç aşağı beş yukarı aynı kafada olduğu bilinmeli. Güvenlik açısından bir çok hostelde oda girişlerinde anahtar veya kart sistemi bulunur. Anahtarınızı kaybetme ihtimaline karşılık hostele giriş sırasında sizden ufak bir ücret alınır, çıkışta ücret iade edilir. Ayrıca bir çok hostelde locker adı verilen kilitli dolaplar vardır. Değerli eşyalarınızı gece yatarken bu dolaplara kilitleyebilirsiniz. Bilmeniz gereken bazı hostellerde dolap kilitlerinin olmadığıdır. Bu nedenle her ihtimale karşı yanınızda ufak bir asma kilit taşımanız yararınıza olacaktır.


Hostellerin avantajları neler?
Hostellerin bana göre herşeyden önce en büyük avantajı fiyatıdır.Zaten bulunduğunuz şehri gezmeye geldiğinize göre gününüzü sabahtan akşama kadar dışarıda geçirip sadece yatmak için bir yere ihtiyaç duyacaksınız. Standart bir otel odasına ödeyeceğiniz ücretin çok daha düşüğüne hostelde kalır ve gezi bütçenizden ciddi anlamda tasarruf edersiniz..Hostel resepsiyonlarından gittiğiniz şehrin haritasını ücretsiz olarak temin edebilir ve üzerinde gezilecek yerleri/mekanları işaretletebilirsiniz. Hostel resepsiyonları bir çok konuda gezginlere yardımcı olmayı kendine vazife edinmiştir. Örneğin şehirden geç saatte ayrılma durumunda sırtçantanızı bırakabileceğiniz en güvenli yer hostelinizdir. Ayrıca hostellerde gezginlerin birbirleriyle sosyalleşmesine yardımcı olmak üzere otellerdeki lobi benzeri bir ortak alan olur. Bu ortak alan bazen hostelin çatı katıdır, bazen barı, bazen de bahçesi. Burada farklı ülkelerden gezginlerle tanışıp muhabbet edebilir ve hatta kendinizi bir anda birlikte plan yaparken bulabilirsiniz.

Portekiz'de kaldığım hostelin kamusal alanı

Nelere dikkat etmeliyim?
Bazı hosteller parti meraklısı gençler tarafından daha çok tercih edilir. Bu tür hostellerin sosyalleşme alanları geceleri daha gürültülü olur ve eğer odanız bu alana yakınsa iyi bir gece uykusu hayal olabilir. Bu duruma maruz kalmamak için rezervasyon yapmadan önce hosteliniz hakkındaki yorumları mutlaka okumalısınız. 

Hostelde kaldığınız oda ne kadar kalabalıksa, içine giren çıkan da o kadar çok olacaktır. Örneğin sabah erken saatte uçuşu olan bir gezgin siz uyurken ışığı açıp hazırlık yapmak zorunda kalacaktır veya geç saatte odanıza giriş yapan bir gezginin yatağına yerleşmesi sizi rahatsız edebilir. Bu nedenle en ideal oda kişi sayısı 4 ile 8 kişi arasıdır. 
Bazı hosteller temizlik saatinde odayı boşaltmanızı isteyebilirler. Zaten bir çok gezgin tüm gününü sabahtan akşama kadar gittiği yeri keşfetmeye ayırdığı için bu büyük bir sorun değildir. Sayıları az da olsa bazı hostellerde “curfew” denilen giriş çıkış saati kısıtlaması vardır. Örneğin hostele gece son giriş 12:30 dur ve bu saatten sonra kapı kapatılıp gelenler kabul edilmez. Bu nedenle açıklamalarında “no curfew” yazan hosteller tercih edilmelidir. Özellikle Avrupa’da bazı hosteller ise 40-45 yaş üzeri gezginleri kabul etmezler. Mağdur olmamak için hostelin açıklamalar kısımları iyi okunmalıdır.
Tüm dünyada hostel rezervasyonu yapan belli başlı birkaç site vardır. (hostelworld.com/hostelbookers.com gibi) Bunların tamamı toplam ödeme tutarının %10 luk bir kısmını kendileri tahsil ettikten sonra geri kalan kısmını hostelde ödemenizi isterler.(Tabi risk alarak rezervasyon yapmadan kendiniz de çat kapı hostele gidebilirsiniz) Kalacağınız hostelin tüm özellikleri ( kahvaltı olup olmadığı, kredi kartıyla ödeme olup olmadığı, wifi durumu, odaların kaç kişilik olduğu, hostele ulaşım seçenekleri v.b) açık bir biçimde yazar. Hostellerin ratingleri ve gezginlerin yorumları ideal hostelinizi seçmede en önemli yardımcılardır.

6 Haziran 2018 Çarşamba

KAMBOÇYA / Siem Reap, Angkor Wat


Uzakdoğu gezimin 2 haftasını Vietnam’da geçirdikten sonra bir sonraki durağım Kamboçya’ya gitmek üzere uçağa bindiğimde takvimler 15 temmuz 2017’yi gösteriyordu.


Vietnam’ı gezmeye güneyden başlayıp, kuzeye Hanoi’ye geldiğim için Kamboçya’ya karadan geçme ihtimalim ortadan kalkmıştı. Hanoi’nin kuzeyinde Çin, batısında Laos var. Tayland,Kamboçya ve Vietnam’ın arasında kalan Laos da gezmeye değer bir ülke ama hem zamanım kısıtlı olduğundan hem de Laos için önceden vize alma zorunluluğum olduğundan bu ülkeyi gezi planıma katmadım.

Havayolu ile gelindiğinde Kamboçya’nın iki ayrı giriş kapısı var. Başkent Phanom Penh ve Angkor Wat’a çok yakın olan Siem Reap şehirleri. Kamboçya’ya gitmek istememdeki en büyük sebep dünyaca ünlü Angkor Wat tapınaklarını görmek olduğundan ben Siem Reap şehrine uçtum. 58 dolar(210 lira)
Viet jet havayollarının Hanoi – Siem Reap uçuşu 1 saat 45 dakika sürdü. Kamboçya tıpkı Vietnam gibi yeşil pasaport sahibi Türk vatandaşlarına 30 günlük kalış süresince vize uygulamıyor. Normal pasaport sahibi Türk vatandaşları havaalanında form doldurup ücreti karşılığında (sanırım 30 dolar) vizelerini alıp giriyorlar.
Siem Reap pub caddesi

Havaalanında 20 dolar bozdurdum ama sonradan anladım ki hata etmişim. Neden mi? Ülkenin para birimi Riel. Ancak Siem Reap’in her yerinde dolar gerçeği var. Sadece turistler değil yerel halkın para birimi de sanki dolar olmuş. Heryerde alışverişler dolarla yapılıyor. Marketlerde, lokantalarda etiketler hep dolarla. Sormadığınız sürece kimse size bir şeyin riel karşılığını söylemiyor. Tabi bunun sonucunda parayı yukarı yönlü yuvarlama algısı oluşmuş. Aklınıza gelecek her şey 1 dolar ve katları olarak sunuluyor. (Örneğin küçük su 50 sent, büyük su 1 dolar)
Siem Reap’de nerede konaklarsanız konaklayın (ister küçük bir hostel, ister birkaç yıldızlı otel) havaalanından ücretsiz transfer hizmeti var. İnternetten yazıştığım otelimin tuktukçusu da havaalanı çıkışında elinde ismimin yazılı olduğu tabelayla beni bekliyordu.
Tuktukçu

Başlangıçta 4 dolara hostel odasında bir yatak ayırtmıştım ama resepsiyondaki aşırı sıcakkanlı adam 10 dolarlık çift kişilik odaları 6 dolara düşürünce hiç düşünmeden tamam dedim. Bu fiyata sabah kahvaltısı da dahil. Buralarda otel resepsiyonları gezginlere; otobüs, tren hatta uçak bileti alımı, kırtasiye ihtiyaçları, tur organizasyonları, çamaşır yıkama vs. her konuda yardımcı oluyorlar zira tüm bu yardımların kendilerine komisyon olarak geri dönüşü var. Benim resepsiyonun vizyonu daha da genişti ki yalnız gezdiğimi söyleyince cep telefonunu çıkartıp portföyündeki kadınların fotoğraflarını da gösterdi.
Odama yerleştikten sonra dışarı çıktım. Siem Reap’in meşhur sokağı pub street hostele on dakika yürüyüş mesafesi. Merkezde gezginlerin ihtiyacı olan herşey nehir kenarında pub street ve çevresindeki caddelerde yoğunlaşmış. Bu civarda tüm lokantalar resimli ingilizce menülere sahip ve tabiki fiyatlar dolar üzerinden. Tamamen turistik bir etkinlik olan kızarmış akrep, yılan ve böcek satıcıları turistlerin peşinde. Pazar yeri ve diğer dükkanlar gece alışverişi için açık.

Ertesi gün için hava tahminlerinde yağmur ihtimali vardı. Bu yüzden, Angkor Wat gezisini havanın açık olmasının beklendiği iki gün sonraya bırakıp ertesi gün için Tonle Sap gölü ve yüzen köy turu ayarladım. Afişlerde yazan ücret 20 dolar ama düşük sezon olduğu için fiyat 13 dolara kadar düşmüş.
Ertesi sabah, belirtilen saatte tur minibüsü hostelimin kapısının önündeydi. Çoğunluğu asya ülkelerinden gelen gezginlerle birlikte Tonle Sap gölüne doğru bir saat civarında bir yolculuk yaptık.




Tonle Sap gölü Güneydoğu Asya’nın en büyük gölü ve Kamboçya halkı için en büyük tatlı su rezervi.
Göl kıyısında tekneye binerek yüzen köye doğru yola çıktık. Buraya yüzen köy deniliyor. Peki ama neden? Nehir, mayıs ile kasım ayları arasında deltadan göle doğru aktığı için bu mevsimde göl olması gerekenin de üzerinde bir seviyeye ulaşıyor ve herşey sular altında kalıyormuş. Köylüler de çözümü, köyü uzun ağaç direklerinin üzerine inşa etmekte bulmuşlar. 3500 kişinin yaşadığı köyde bütün evler,okul,marketler,polis karakolu ve hatta kilise uzun direklerin üzerine inşa edilmiş. Bu mevsimde insanların yürüdüğü alanlar göle dönüşüyor ve ayak basacak toprak kalmıyormuş.
Köyde yürüyüş yaptık. İnsanlar evlerinin önünde,arkasında veya yanında çamaşırlarını yıkıyor, yemeğini yapıyor. Koşturup duran çocukların ayaklarında bir terlik bile yok.
Köyün kadınları bir çeşit kooperatif kurmuşlar. Köye gelen turistler, kişi başı 5 dolar karşılığında suların altında kalmış bir ormanda kayıkla gezdiriliyor. Kadınlar Bangkok’daki yüzen pazar misali kayıkların içinde bulunan yiyecek içeceği turistlere satmaya çalışıyorlar.




Köyden ayrıldığımda kendi kendime sorduğum ve muhtemelen hiçbir zaman cevabını bulamayacağım sorularla doluydu kafam. Bugün bloğuma yazarken bile oradaki insanların yaşantılarıyla ilgili bir çok anlamadığım konunun var olduğunu biliyorum. Teknoloji olmadan birkaç saat geçiremeyen bizler için teknolojiyi en az düzeyde kullanarak yaşamlarını sürdüren bu insanları kısa bir süre bile olsa gözlemlemek benim için benzersiz bir deneyim oldu.
Ertesi gün için planım Angkor Wat tapınaklarını aradan çıkarmaktı. Hostel ile anlaşmalı tuktukçular küçük tur için 15 dolar istiyorlar. Hostelde kalan yirmili yaşlardaki bir gezgine Angkor Wat tur ücretini benimle paylaşmak isteyip istemiyeceğini sordum. O da tam böyle bir fırsat bekliyormuş. Hemen kabul etti. Tuktukçuyla ertesi sabah 8:30 da hostelin önünde buluşmak konusunda anlaşıp müstakbel yol arkadaşımla tanıştık. Henry genç bir İngiliz. Aylardır Asya’da tek başına geziyormuş. Kamboçya’dan önce Laos’daymış. Günde 5 pound ile Laos'u gezmiş.
Tuktuk ücretini paylaştığım İngiliz. 

Kamboçya demek Angkor Wat demek. 1115 ile 1145 yılları arasında yaptırılan tapınak şehir dünyanın en geniş dini anıtı olarak biliniyor. 160 hektarlık bir alana yayılan şehrin içerisinde birbirinden bağımsız yüzlerce yapı var.
O gün Henry ile sabahtan akşama kadar keyifli bir biçimde gezi planında yer alan tapınakları görmeye çalıştık. Adı “küçük tur” olmasına rağmen turumuz oldukça uzun sürdü ve gün batımına kadar bitiremediğimiz yerler bile oldu. Hayatta bir kere görülmesi gereken yerler listesinde ilk üçte yer alan bir şehirde bulunmak benim için harka bir deneyimdi.

Angkor Wat hakkında kısa notlar;
·        Yabancılar için 1 günlük bilet ücreti 37 dolar. (Bu ücret şubat 2017’den önce 20 dolarmış.) 3 günlük ise 62 dolar. 12 yaş altındaki çocuklardan ücret alınmıyor. Kredi kartı ile ödeme kabul ediliyor.

·        Bilet gişesi sabah 5 de açılıp akşam 17.30 da kapanıyor. Farklı yerlerde birkaç tane bilet gişesi var. Gün doğumunu da izlemek istiyorsanız ya sabah erken saatte bilet gişesinin önünde olmanız yada bir gün önceden 17:00 – 17:30 saatleri arasında ertesi gün için bilet almanız gerekli.

·        Biletinizi alırken fotoğrafınız çekiliyor ve biletin üzerine ekleniyor. Büyük tapınakların girişinde mutlaka bilet kontrolü var. O nedenle biletinizi kaybetmeyin.

·        AngkorWat’ı anahatlarıyla gezmek için kesinlikle bir ulaşım aracına ihtiyaç var. Bir tuk-tuk şoförüyle anlaşabilir, bir tura katılabilir, bir bisiklet veya motorsiklet kiralayabilirsiniz. Ben hostelde kalan bir İngilizle birlikte tuk tuk ayarlayarak gezdim.


Tomb Rider'da ünlenen ağaç


·        Tüm oteller/hosteller/misafirhaneler tuk-tuk şoförleriyle anlaşmalı ve Angkor wat turu satıyorlar. Tuk tuk sürücüleri sizi Angkor Wat’ın içinde tapınakların girişine bırakıyor ve orada beklemeye başlıyor. Gezmeyi bitirip tuktuğa dönüyor ve diğer tapınağa doğru yol alıyorsunuz. Günübirlik turlar küçük tur ve büyük tur olarak ikiye ayrılıyor ama alan o kadar büyük ki küçük turu bile tam anlamıyla bitirmeniz kolay değil.

·        Tuk-tuk ile yapılan gezilerde verilmesi gereken ücret bütün gün için 15 dolar. Ancak sizi bir çok yere götürme vaadiyle çok daha fazla fiyat çekiyorlar. (Tecrübeyle sabittir.) Eğer sabah gündoğumunu eklemek isterseniz fiyat 20 dolara çıkıyor. Dikkat edilmesi gereken bu fiyatın kişi başı değil araç başı olduğu. Tuktuk, normalde 4 kişilik ancak sürücüler arka koltukları içe doğru katlayarak iki kişilik gibi gösteriyor.

·        Tuk-tuk veya turla gezecekseniz öncelikle nereleri gezeceğinizden emin olun, mümkünse programı yazılı olarak isteyin yada bir fotoğrafını çekin. Unutmayın ki bir günde bütün AngkorWat’ın tamamını görmeniz imkansız. Ancak görmeniz vaad edilen yerleri de türlü bahanelerle (örneğin öğle yemeği/kapanış saati) atlatmaya çalışıyorlar.

·        Tuk tuk sürücünüzün sizi nerede beklediğinden/bekleyeceğinden ve tapınağa hangi girişten girdiğinizden emin olun. Bazı tapınakların birden fazla giriş-çıkışı var ve hepsi birbirine benziyor. Dikkatli olmazsanız yanlış çıkıştan çıkıp aksi yöne gitmeniz çok olası. Aynı şekilde bisiklet veya motorsiklet ile gezerseniz de nereye park ettiğinize çok dikkat edin.



Phnom Bakeng'de gün batımı

·        Acıktığınızda tuk tuk sürücünüz sizi kendi anlaştığı lokantaya götürmek isteyecek. Siem Reap’de 1-2 dolara yiyebileceğiniz yemekler AngkorWat’ın içinde 5-6 dolardan başlıyor. Unutmayın ki o fiyatın içinde tuktukçunuzun komisyonu da var. Ben tuktukçunun beni götürdüğü lokantada 5 dolarlık yemeğe 1 dolar teklif ettim. O anda zaten hem tuktukçu hem de lokantacı benden iş çıkmayacağını anladı. Daha sonra tuktukçudan kurtulup başka bir lokantaya gittik ve aynı yemeği pazarlıkla 1,5 dolara yedik.

·        Hepsi aynı olmayabilir belki ama benim karşılaştığım bütün tuktukçular feleğin çemberinden geçmiş, turistlerden nasıl daha fazla para koparırımın derdinde olan tiplerdi. Zaten bu nedenle bizi AngkorWat’a götüren tuktukçuya tur bitiminde tur ücretini paylaştığım İngiliz bahşiş verirken ben vermedim. Şimdi mutlaka “adamlar fakir, ne olur birkaç dolar fazla versen” diyecekler çıkacaktır ama ben kimseye hak ettiğinden fazlasını vermem kardeşim. Vermek isteyen versin.
Angkor Wat bilet gişesi

·        Angkor Wat’a gitmeyi planladığınız günün hava tahmin raporunu mutlaka inceleyin. Yağışlı mevsimde aniden bastıran bir muson yağmuru gezi planınızı etkileyebilir. Aynı şekilde gündoğumunu Angkor Wat’da yapmak istiyorsanız kapalı olmayan bir havaya ihtiyacınız var.

·        Yanınıza su ve şapka almayı unutmayın. Su içeride de satılıyor ama tabiki fahiş fiyata.

·        Günbatımında Angkor Wat’ı izlemek için biz Phnom Bakheng’e gittik. Burası oldukça popüler olması nedeniyle kalabalık oluyor ve tapınağın üzerine belirli bir sayının üzerinde ziyaretçiyi alınmıyor.