Herşey ocak 2016’da sosyal medyada takip ettiğim genç bir
gezgin arkadaşın katar havayollarının promosyonunu duyurması ile başladı.
Uzakdoğu'ya 1000 liraya bilet vardı. Fazla düşünmeden Güney Kore’ye 2 haftalık
bir bilet alıp köşeye attım. Arkadaşım Mustafa Ünal’da programıma dahil oldu.
Başlangıçta 2 haftanın Güney Kore için fazla olacağını düşünüp Japonya’yı da
gezi programıma dahil etmeyi düşünmüştüm ama konuya biraz yoğunlaşınca bu
fikrimden vazgeçtim ve Güney Kore’yi sindire sindire gezmeye karar verdim.
|
Doha havalimanı |
|
Katar havayollarının yemekleri thy'yi aratmadı |
|
Seul'e inişte yoğun sisten göz gözü görmüyordu. |
Katar havayolları Doha aktarmalı olarak uçuyor ve
İstanbul-Doha uçuşu 4 saat sürüyor. Doha’da 2,5 saat kadar bekledikten sonra
Seul uçağına geçtik. Yemekler güzeldi. Uzun uçuşta hem akşam yemeği hem de
sabah kahvaltısı verdiler ama B777’nin cam kenarında oturmak uzun bir uçuşta
iseniz hataymış; bunu anladım. Hareket imkanı çok kısıtlı. Kalkmak istediğinizde,
uyuyan adamı uyandırmak zorunda kalıyorsunuz. Bir de önünüzdeki yolcu koltuğu
yatırdı mı alın size “have a nice flight”.
Kaldığım süre boyunca ev sahibi Mark ve evde kalan ve her
gün değişen gezginlerle güzel sohbetler yaptık. Bir akşam birlikte çıkıp geleneksel
Kore barbeküsü yedik. Yine bir akşam biz ev halkı için Türk yemeği pişirdik. Mark'ın sayesinde Türkiye'dekinin yarı fiyatına S6 aldık.
Kore ile Türkiye arasında 6 saat fark var. Gece yataklarımıza
çekilirken Türkiye’de henüz akşam oluyordu. Buna rağmen uykuya dalarak jetlag
problemini bertaraf ettik. Ertesi sabah Mark’dan ilk gün için biraz tavsiye
alarak Seul'u keşfe çıktık.
Seul büyük bir şehir. Merkezde kalmadığımız için
metroda da oldukça fazla zaman harcadık ama yine de bence ideal gezme süresi en
az 4 gün. İnternet araştırmaları, tavsiyeler, rehber kitaplar vs. sonucunda
bizim Seul'de toplam 4 günde gezdiğimiz yerleri aşağıda anlatmaya çalıştım.
|
Insadong caddesi gündüzleri çok popüler |
|
Insadong'da Kahramanmaraş'lı dondurmacı |
INSADONG: Turistlerin tercih ettiği hareketli bir bölge.
Ancak bu hareket akşam hava karardıktan sonra yerini sessizliğe bırakıyor.
Yürüyüş caddeleri boyunca lokantalar, kafeler, sanat galerileri ve hediyelik
eşya satan dükkanlar vardı. Yine aynı bölgede Jogyesa tapınağı ve Tapgol
parkını gördük. En yakın metro istasyonu: Anguk. (6 numaralı çıkış)
GYEONGBOKBUNG SARAYI: Seul’de bulunan sarayların içinde
tavsiye üzerine gittiğimiz iki saraydan biri bu saray oldu. Öncesinde Gwanghwan
Meydanınından geçtik. Sarayın girişi 3000 won. 14.yüzyılda inşa edilen saray
Japon istilası sırasında yakılmış ve sonra yeniden yapılmış. Geniş bir alana
yayılan sarayın bir çok bölümü vardı ancak binaların içindeki yaşam alanlarına
genellikle girilmiyor. En yakın metro istasyonu: Gyeonbokbung Goverment Complex
(5 numaralı çıkış)
CHANGGYEONGGUNG SARAYI: Ev sahibimiz Mark’ın tavsiyesi ile
gittiğimiz bu saray da diğerinin aynısıydı. Zaten bir süre sonra başlangıçta
farklı gelen tüm yapılar gözümüze aynı gelmeye başladı. Bu sarayda ismini
hatırlayamadığım hanedanlık üyeleri mutlu mesut yaşarken Japon istilası olmuş
ve Japonlar yine ismini hatırlayamadığım kraliçeyi bu sarayda öldürmüşler. Bu
saray da yine Japonlar tarafından yakılmış. Mark’ın kesin görün dediği yer
Changgyeonggung sarayının arkasında bulunan Secret Garden (Gizli Bahçe) idi. Bu
bahçe sadece hanedan üyelerinin dolaşabildiği bir yermiş. Japonlar sarayı
yaktıktan sonra burayı da Kore halkına açmışlar. İnsanlar ilk kez 1940 larda
buraya girebilmiş. Sarayın girişi 3000, saklı bahçenin girişi 5000 won. Saklı
bahçeye tek başına girilemiyor. Mecburen saatini bekleyerek bir tur gurubuna
dahil olup rehber eşliğinde gezdik. Gezi tam 2 saat sürdü. En yakın metro
istasyonu Anguk (3 numaralı çıkış)
NATIONAL MUSEUM OF KOREAN HISTORY: Gyeonggbokbung sarayının
yanı başında. Aslında girmeye niyetliydik ama baktık içeride kalabalık bir
öğrenci grubu var. Önce sarayı tercih ettik.
|
Tarihi yerlerde geleneksel giysilerle dolaşmak gençlerin sevdiği bir etkinlik. |
|
Gyeonbokbung sarayının en güzel yeri bahçesiydi. |
|
Japon istilası sırasında kraliçe burada öldürülmüş. |
|
Gyeongbokbung sarayı |
BUKCHON HANOK VILLAGE: Eski hanok adı verilen evlerin
bulunduğu bir alan. Güzel bir restorasyon geçirmiş. Köyde halen yaşayanlar
olduğu için adım başı “gürültü yapmayın, kapıyı çalmayın” gibi uyarılar vardı.
Buraya gelmeden önce Anguk metro istasyonu yakınında bulunan turizm bürosundan
bölge haritasını isteyip gezilecek yerleri işaretletmiştim. Bu sayede
Bukchon’da sadece köy ve saraylarla kalmayıp diğer sokakları da dolaştık. En
yakın metro istasyonu Anguk (2 numaralı çıkış)
GWANJANG MARKET: Seul’un ünlü kapalı pazarı. İçinde
giyecekden kumaşa, sebzeden baharata bir çok şey satılsada asıl dikkat çeken
bölümü yiyecek alanı. Burası daha çok Seul’un yerli halkı tarafından tercih
ediliyormuş. Küçük tezgahlarda pişen her çeşit yemek ön tarafta tabureler
üzerinde insanlar tarafından tüketiliyordu. Yiyecek konusunda manzara pek iştah
açıcı değil maalesef. Biz buradan 160000 won fiyat ile başlayan ginseng
kapsulunü 40000 wona aldık. Güney Kore genelinde sadece bu tür pazarlarda fahiş
fiyat çekme ve pazarlık yapma durumu var. Sadece Gwanjang marketin içi değil
çevresindeki tüm caddelerde adeta bir pazar yeri gibiydi. Bana perakende ve
toptan satış yapan İstanbul Mercan’daki dükkanları hatırlattı. Dükkanların
arasından devam ederek Cheonggye ırmağının kıyısına ulaştık. Irmak kıyısında
güzel bir yürüyüş yolu yapılmış. Burada yürüyüş yapan insanlar ve müzik yapan
gruplar vardı.
NAMSAN PARK / SEUL TOWER: Myeoongdong’dan sonra kuleye
çıkalım dedik. Önce teleferiğe ulaştık. Myeongdong istasyonundan karşı tarafa
geçtikten sonra teleferiğe kadar biraz yürümek gerekiyor. Teleferik gidiş dönüş
8500 won. Hava çok nemli olmasaydı bileti tek yön alıp dönüşü yürüyerek
yapabilirdik ama sonradan iyiki yapmamışız dedik. Teleferiğin sonuna gelince birkaç
merdiven daha çıkmak gerekiyor.Seul’lu gençlerin aşklarını ölümsüzleştirmek
için taktıkları renkli kilitleri farkettik. Daha sonra kuleye doğru yürüdük
ancak kuleye çıkış için ekstra 10000 won ödememiz gerektiğini öğrenince nasıl
olsa Kore’nin bütün şehirlerinde bir kule var dedik ve bu yükseklikle yetindik.
Seul kulesinin yüksekliği 273 metre. Bu kule 1971 de ilk inşa edildiğinde Asya’nın
en yüksek kulesiymiş.
SUNGYEMUN GATE: Seul’de eskiden kalma şehre giriş kapıları var.
Bunlar şu anda doğal olarak binaların yolların arasında kalmış durumda.
Myeongdong’dan Namdeumun market’e doğru alışveriş sokaklarını dolaştıktan sonra
karşımıza bu kapı çıktı. Birçok eski eser gibi bu tarihi kapı da restorasyondan
geçmiş.
ITAEWON: Seul’de gördüğüm Türk’lerin hepsini bu semtte
gördüm desem yanlış olmaz. Sadece Türk’ler değil ortadoğudan bir çok ülkenin
göçmenleri bu semtte toplanmış. Bu nedenle özellikle farklı mutfakları denemek
isteyen yabancılar bu bölgede geziniyordu. Semtin arka sokaklarında bir de cami
var. İsmi Seul Merkez Cami. Sadece Seul’un çok kültürlülüğünü gözlemlemek için
gidilmeli gibi geldi bana yoksa özelliği olan bir semt değil. En yakın metro istasyonu:
Itaewon
WORLD CUP STADIUM: Milli takımımızın 2002’de dünya üçüncüsü
olduğu stadyuma metro ile ulaştık. Stadın çevresi güzel havalarda
dolaşılabilecek büyük bir park ve arka tarafında Han Nehri görülebiliyor.
|
Seul kulesinden manzara |
|
Savaş müzesi |
|
Kore savaşı anısına. |
|
Itaewon caddeleri. |
|
Seul merkez cami Itaewon'da. |
|
Seul dünya kupası stadı. |
Seul hakkında aklımızda kalanlar;
· T-Money kart çok önemli. Bu kart sadece Seul’de
değil bütün Güney Kore’de toplu taşımada kullanılıyor. Hatta şehirler arası otobüslerde
bile geçerli. T-money kartı tüm metro istasyonlarında bulunan makinelerden yada
7-11, C.U gibi marketlerden istediğiniz miktarda doldurtabiliyorsunuz. (Şehir
içinde ortalama günlük 5000 - 6000 won yeterli oluyor)
· Otobüslerde T-Money kartı otobüsten inerken de
kullanmak gerekiyor. Aksi taktirde tam yol ücreti karttan düşüyor.
· Metrolarda yaşlılar yada hamileler için ayrılan
bölüme ne kadar kalabalık olursa olsun gençler oturmuyor. Trene perona yanaşırken trene binecek olan insanlar kapının sağında ve solunda sıra olup, inecekler için orta kısmı boş bırakıyorlar.
·
Hani bir aralar facebook da metroda kitap okuyan
çekik gözlü kızların fotoğrafı dönerdi. Onlarda kitap bizde telefon diye.
Unutun! Genci yaşlısı herkesin elinde telefon var bir an bile kafalarını
kaldırmıyorlar. Yanımda oturan bir genç telefonunda oyun oynarken uyukluyor, kafası
düşüyor,uyanınca yeniden kaldığı yerden devam ediyordu.
·
Lokantada herhangi bir yemeği sipariş
ettiğinizde yemeğin yanında hepsi birbirinden leziz ve bol baharatlı 10 çeşit turşu
geliyor. Lokantaya girişte ayakkabınızı çıkartıp, bağdaş kurarak yer sofrasında
yiyorsunuz.
· Geleneksel Kore barbeküsü ortalama 15000 won dan
başlıyor ve semtine göre fiyat yükseliyor. Domuz eti en temel barbekü eti. “Yang go gee” (kuzu eti) yada “So go gee” (sığır eti)
isteyebilirsiniz. “Anshim” derseniz bu kalın kesilmiş et anlamına geliyor.
· Socu, Kore’nin milli içkisi. Alkol oranı yüksek
ve fiyatı da ucuz olduğundan sokaklarda sızmış tipleri görürseniz sebebi bu
içki. Sade olanı bana çok sert geldi ama meyveli olanların içimi hoş.
·
Seul’de tüm metro istasyonlarında ücretsiz
tertemiz tuvaletler var. Ayrıca tüm metro istasyonlarında emanet dolapları var. Ancak fiyatlar değişken. Merkezi ve turistik istasyonlarda 12 saatlik kiralama 3000-4000 wona kadar çıkarken, önemsiz bir istasyonda 1500 wona büyük boy emanet dolabı bulunabiliyor.
·
Tüm lokantalarda su ücretsiz. Hatta sokak yemeği
satanlar bile mutlaka içme suyu bulunduruyor.
·
Her köşe başında bulunan 7-11, GS25 yada C.U gibi
marketlerde alacağınız soğuk yemeği mikro dalgada ısıtıp yiyebiliyorsunuz.
·
Temmuz 2016 itibariyle 1 usd 1150 won veya 1000 won 2,50 try idi.
|
Bu minik ahtapotlar da sokak lezzetleri arasında. |
|
Geleneksel Kore Lokantası |
|
Sunuma değil lezzete bakmak lazım :) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder