Eylül ayının
başında haftasonu tatilini biraz öne çekip güzel bir Yunanistan kaçamağı
yaptık. Önceleri “sadece Taşoz adasına gidelim” diye başladığımız gezi
planımız, tatil süremizin bir gün daha uzamasıyla toplam 1800 kilometrelik bir
tura dönüştü. 4 gün gibi kısa bir sürede Dedeağaç, Taşoz adası, İskeçe, Kavala, Selanik
ve Kalambaka’yı gezip yeniden İstanbul’a döndük.
Yeşil
pasaportlu olduğumuz için malumunuz vizeye ihtiyacımız yok ama ohal nedeniyle
çalıştığımız kurumdan yurtdışına çıkışımızda bir mani olmadığına dair yazıyı
aldık. Yunanistan’a kendi aracınızla gitmek için yeni tip ehliyet gerekiyor.
Ayrıca araca, yeşil sigorta denilen ve yurtdışında geçerliliği olan sigortadan yaptırmak
zorunlu. İpsala sınır kapısında gümrük alanına girer girmez sağ tarafta bulunan
Turing ofisinde 15 günlük yeşil sigortayı 52,50 euro ödeyerek yaptırdık. Sigortanın
süresi uzadıkça ödenen miktarda artıyor. 2017 yılı için güncel sigorta ücretlerine
buradan ulaşabilirsiniz.
Hafta içi
olmasına ve bayram seyran dönemi olmamasına rağmen İpsala sınır kapısından
Yunanistan’a geçişimiz 4 saat kadar sürdü. Bunun nedenlerinden birisi
Türkiye’de tatilini geçirmiş, dönüş yolundaki Avrupa’da yaşayan Türklerin
oluşturduğu araç kalabalığıydı. Diğer bir nedense Yunan tarafında sadece iki gişenin
açık olmasıydı. Sıra o kadar yavaş ilerliyordu ki Meriç nehri üzerinde bekleyen
araçların içindeki insanlar araçlarından çıkıp yürüyüş yapıyor, birbirleriyle
sohbet ediyor ve fotoğraf çektiriyordu.
Meriç nehri üzerinde zorunlu fotoğraf molası. Köprünün yarısı Türkiye'ye, yarısı Yunanistan'a ait. |
Egnatio Odos
otobanı (E90), İpsala sınır kapısından Yunanistan’a geçer geçmez başlıyor.
Otobanda hemen hemen hiç benzin istasyonu yok. Yakıt gerekliyse geçilen
yerleşim yerlerine girmek gerekiyor. Diğer önemli bir konu da yolun ücretli
olması. Selanik’e kadar sanırım 5 ayrı yerde ücret ödedik. Her bir geçiş 2.40
euro idi.
Yunanistan'ın Trakya bölgesinde en büyük şehri Dedeağaç. Diğer bir deyişle İpsala sınır kapısından sonra ilk büyük şehir sahilde yer alan Alexandropolis yani Dedeağaç şehri. Sahil boyunca boylu boyunca uzanan Dedeağaç'ın gezilecek yerleri fazla olmamakla birlikte yemek yemek için bile uğranabilir. Bir de Jumbo adında bir mağaza var ki Yunanistan'a giripte bu mağazaya uğramayan Türk yok gibi. Hatta kışın Jumbo ve Lidl için özel alışveriş turları bile düzenleniyor. Biz de Jumbo'ya uğradıktan sonra sahilde bulunan 100 yıllık tarihi deniz fenerini görüp Dedeağaç'ın en meşhur restoranında suvlaki (şiş) yedik.
Sahil yolundan batıya doğru ilerleyince Dedeağaç'ın sayfiye alanı Makri'ye ulaşılıyor. Burası deniz zamanında vatı Trakyalıların ve günübirlikçilerin yeri. Sahilde taverna adı verilen bir çok restoran ve kafeler var.
Taşoz (Yunanca:Thasos)
adasına ulaşmak için Yunanistan’a girdikten sonra otobanda 190 km yol alıp Keremetli
(Yunanca:Keramoti) kasabasına ulaştık. Navigasyona rağmen “dikkatli olalım
otobanda Keramoti çıkışını kaçırmayalım” diyorduk ama çıkışa yaklaşırken hem
bir gemi resmi hem de Thasos island yazan tabela var, dolayısıyla çıkışı
kaçırmak imkansız.
Keramoti
girişinde Lidl’a uğrayıp biraz market alışverişi yaptıktan sonra feribot
tabelalarını takip ederek bizi Thasos adasına ulaştıracak feribota yöneldik.
Keramoti – Thasos arası 45 dakika sürüyor. Ücretler araba için 21 euro,
yetişkin 3,5 euro, 4 yaş altı çocuk 1,5 euro. Güncel feribot kalkış saatlerine
buradan ulaşabilirsiniz.
Adanın doğu tarafından başlayarak güneye doğru indik. |
Thasos feribotu |
Odamızın balkonundan dağ ve deniz manzarası |
Thasos adası
tam bir çember görünümünde ve adanın çevresini kıyıları takip ederek dolaşmak 2
saat sürüyor. Adanın büyük bölümü dağlık ve ormanlarla kaplı. Yollar düzgün ama
tek şerit. Hal böyle olunca adada araçla dolaşmak hem keyifli hem de yorucu bir
hal alıyor.
Thasos
adasına yazın giden herkesin birincil amacı deniz güneş kum tatili. Adada
gördüğümüz araçlar genellikle Romen, Bulgar ve Türk plakalıydı. Thasos’da
oldukça fazla sayıda plaj varmış ama biz tavsiyeler üzerine en ünlü olanlarına
uğradık. Tüm plajlara giriş ücretsiz. Şezlonglar ve şemsiye ise arka taraftaki
market/lokanta/bar gibi tesislerden belirli bir harcama karşılığında ücretsiz
kullandırılıyor. (ortalama 10-20 euro tutarında yeme içme haracaması)
Genellikle plajların denize en yakın olan şezlongları daha pahalı. Arkaya doğru
ilerledikçe fiyat düşüyor. Popüler plajlara inen yolların başında araç
kalabalığı var ama öyle veya böyle bir park yeri bulunuyor.
Paradise
beach: Kinira bölgesine ve otelimize en yakın plaj Paradise plajıydı. Plaja
inmek için ana yolun biraz altında bir ağaç altına aracımızı park ettik. Kumsal
geniş ve deniz sığdı. Sanırım çocuklu aileler için en uygun plaj bu.
Paradise |
Aliki |
Psili amos |
Psili Amos
beach: Otelimizin resepsiyon görevlisinin tavsiyesiyle gittiğimiz plaj adanın
yerlileri arasında popülerdi. Arka taraftaki tesislerde sürekli müzik çalıyordu
ama rahatsız edici değildi. Başlangıçta taşlık, biraz ilerledikten sonra ince
kumlu ve çabuk derinleşen bir denizi vardı.
Giola |
Marble |
Golden beach:
Limenas’a yakın ve adanın en geniş plajlarından biri golden beach. Büyüklüğü
dışında bize sıradan geldi.
Yok aslında birbirimizden farkımız:) |
Holy
Archangels Manastırı: Aliki plajı ile Giola arasında deniz tarafında bulunan
bir manastır. Önündeki kalabalığı görünce merak edip girdik. Adadaki tüm
tatilciler açık giyindiği için girişteki rahipler etek, gömlek gibi giysileri
veriyorlar. Gezilebilen bölüm küçük bir kiliseden ibaretti ama manastırın
önünden harika bir deniz manzarası var.
Limenas:
Thasos’un merkezi. Dar sokaklarda lokantalar, hediyelik eşya satıcıları,
marketler, canlı müzik yapan mekanlar arasında dolaştık. Özellikle akşamları Limenas
çok canlıydı.
Thasos
adasında gittiğimiz her yerde mutlaka Türkçe konuşan birilerine rastladık.
Lokantalarda çoğunlukla Türkçe menü vardı. Hatta bazılarında “helal kesim” gibi
yazılar bile gördük. Lokanta demişken birkaç cümleyle yediğimiz içtiğimizden de
bahsedeyim. Taverna denilen Yunan lokantalarında Türk damak tadına uygun
yemekler var. Avronun bizim paramızın 4 katı olduğu gerçeğini görmezden
gelebilirseniz, fiyatlar ucuz bile denebilir. Özellikle deniz mahsulleri ve
mezeler lezzetli. Porsiyonlar büyük. Bir de kuzu çevirmesiyle ünlü dağ
köylerine gitme niyetimiz vardı ama maalesef buralara gidemediğimiz için yorum
yazamayacağım.
Sonuç olarak
Thasos adası temiz plajları, bakir doğası ve güzel yemekleriyle bizden tam not
aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder