Uçak biletimi skyscanner üzerinden ulaştığım bir şirketten 130 liraya aldım. HoiAn’a direk uçuş yok. Ya Hue veya Danang şehirlerine uçmak gerekiyor. Danang şehrine Ho chi Minh City’den günde 10’dan fazla uçak seferi bulunuyor. Vakti ve sabrı bol olanlar için otobüslerle de Orta Vietnam’a ulaşmak mümkün. Ho Chi Minh City’den HoiAn otobüsle 20 saat sürüyor.
Havaalanına
gitmek için merkezde, Bui Vien caddesinden 109 numaralı otobüse binip en öne oturdum
ve bir an aklıma Saigon’un motorsikletlerine ne kadar çabuk alıştığım geldi. Bu
şehre ilk ayak bastığımda beni en çok şaşırtan şey karıncalar gibi her yerden
çıkan binlerce motorsikletti. Karşıdan karşıya geçmenin, trafik ışıklarının
olmadığı bir çok kavşakta büyük bir sorun olacağını düşünmüştüm. Sonradan
anladım ki karşıdan karşıya geçmek için tek yapmam gereken şey karşı kaldırıma
doğru beklemeden yürümek. Demek ki insanın farklı ortamlara alışması aslında
görünenden daha kolay.
Havaaalanı Vietnam’a ilk geldiğim günkü gibi yoğundu ve uçağımız kalkış öncesinde yine bir miktar gecikti. Vietnam havayollarının Airbus340 model uçağı ile 45 dakikalık bir uçuştan sonra Vietnam’ın üçüncü büyük şehri Danang’a indik.
İlk hedefim
HoiAn olduğu için havaalanından bu şehre direk ulaşımın yollarına baktım.
Maalesef tek çözüm Danang şehir merkezinden Hoian’a saat başı kalkan
otobüslerden birine binmekti. Havaalanı çıkışında gözlerim bir belediye otobüsü
aradı ama o da yoktu. Birkaç taksici laf attı. Telefonumun haritasına göre
havaalanının hemen dışında bir yol vardı. O tarafa doğru yürümeye başladım.
Taksiciler hala arkamdan sesleniyordu. Yaklaşan ilk motorcuya el kaldırmamla
önümde durması bir oldu. Adama derdimi anlatamasam da arkasına binip otobüs
durağına kadar kendimi bıraktırmayı başardım. Google bu otobüs durağından başka
bir otobüs ile ana terminale gitmem gerektiğini belirtiyordu. Otobüs gelmesine
geldi ama ağzına kadar doluydu. Önce şoföre sonra muavine HoiAn’a gitmek için
terminale ulaşmak istediğimi anlattım.Kafa salladılar ama otobüsün hareketinden
sonra bir şeylerin ters gittiğini anladım. Şehirden giderek uzaklaşıyorduk.
İngilizce bilen biri olması umuduyla sağıma soluma bakındım. Gençten birisi
çırpındığımı görüp yardımcı olabilir miyim dedi. Ona durumu anlatmamla işin
rengi ortaya çıktı. Ters yönde gidiyorduk. İngilizce bilen genç çocuk gelen ilk
durakta indi. O andan itibaren otobüstekilerin tek kaygısı bendim. Şoför,muavin
ve yolcular bana bakıp nerede inmem gerektiğim hakkında yorum yapmaya başladı.
Yüz ifadelerinden anladığım kadarıyla durumum pek iç açıcı değildi zira her
kafadan farklı bir ses çıkıyordu. Resmen kendimi akvaryumdaki balık gibi
hissettim. 10-15 dakika böyle yol aldıktan sonra şoför beni köy gibi bir yerin
garajında indirdi. Muavinle birlikte içeri girdik ve muavin bekçiye benim
durumumu anlatıp otobüse döndü. Bekçi terminalde çalışan kızla konuşup bana
“otur bekle” işareti yaptı. Orada da 10 dakika kadar zaman geçirdikten sonra
bekçi gelen otobüsün şoförüne beni emanet edip vedalaştı. Son bindiğim otobüsün
şoförü de Hoi an otobüslerinin geçtiği durakta beni indirdi. En sonunda HoiAn’a
giden otobüse bindiğimde Vietnam halkının ne kadar yardımsever olduğunu bir
kere daha deneyimlemiştim.
Edit: Şubat
2018 itibariyle Danang havaalanından HoiAn’a direk otobüsler kalkmaya başlamış.
Bu maceralı
yolculuğun sonunda HoiAn’a ulaştığımda hava da kararmak üzereydi. Otobüsten
inen tek turist ben olduğum için taksiciler hemen etrafımı sardı. Telefonumun
navigasyonuna bakarak ana caddeye çıktım ve şehir merkezine doğru yürümeye
başladım. İlk dikkatimi çeken şey, yapılaşmanın en fazla 2-3 katlı olması oldu.
Yola çıkalı
12 gün olmuştu ve ilk defa konaklamaya para ödeyecektim. HoiAn başlangıçta
planlarımda olmadığı için couchsurfinge hiç bulaşmadan konumu ve derecelendirmesi
iyi bir hostelde kahvaltı dahil bir yatağı 5 usd fiyata rezerve ettim.
HoiAn
şehrinin eski kenti, Unesco kültür mirası listesinde. Şehirde gezilecek
yerlerin tamamını içine alan eski kent iyi korunmuş. Sokaklar kentin simgesi
haline gelen rengarenk fenerlerle süslenmiş. Tek katlı ve bahçeli geleneksel
tarihi evler, turistik eşya satıcısı olarak hizmet veriyor olsada halen yüzlerce
yıl öncesinin tarihi dokusunu hissetmek mümkün. Bazı tarihi evler müzeye
çevrilmiş. Ahşap yapılı tapınaklar ve pogodalar ve Japon Köprüsü denilen eski
ahşap köprü ve köprünün üzerindeki tapınak görülecek yerler arasında.
Maalesef
gezilecek yerlere girmek yüklü bir ücrete tabii. Eski kentin giriş noktalarında
bulunan bilet satış noktalarından 120.000 dong karşılığında alacağınız biletle
eski kent haritasında işaretlenmiş 21 noktadan sadece seçeceğiniz 5 tanesine
girmenize izin veriliyor. Bana saçma gelen bu ilginç uygulamayı protesto edip
bilet almadım. Buna rağmen birkaç tapınağa kolaylıkla girdim zira kalabalık
anlarda giriş çıkışı kontrol eden pek yok.
Eski kentin
içinde birçok restoran bulunduğu gibi bir de kapalı yemek çarşısı var. Burası
turistler tarafından mutlaka gidilmesi gereken yerler listesinde. Küçük
dükkanların önünde bulunan taburelere oturup yemeğinizi siparişinizi
veriyorsunuz. Yemeğiniz gözünüzün önünde hazırlanıp servis ediliyor. Bütün
dükkanların resimli ingilizce menüleri bulunuyor ve çalışanlar turistleri kendi
dükkanlarına çekebilmek için yoğun bir çaba harcıyor.
Marketin
dışındaki yerel sokak pazarını gezdim. Vietnam’ın her yerinde sokak pazarları
yerel halkın bahçesinde yetiştirdiği sebze ve meyvelerin satıldığı pazarlar.
Satıcıların yüzde doksanı kadın. Bu ülkenin mutfağında sebze çok önemli bir yer
tutuyor. Zaten Vietnam mutfağı için dünyanın en sağlıklı mutfağı deniliyor.
Saigon’daki
ev sahibim de dahil birkaç kişi HoiAn’a gittiğimde mutlaka meşhur ekmek arası
sandviç yemem gerektiğini söyledi. Ekmek arası sandviçin nasıl bir meşhurluğu
olabilir ki diye düşünsem de bir öğünümde sandviç denedim. Eğer yolu düşen
olursa diye yazıyorum. HoiAn sandviçi bildiğimiz sandviç. Hiçbir özelliği de
yok. Boşu boşuna ekmekle karnınızı doyurmayın. Vietnam yemeklerinin yerini
hiçbirşey tutmaz.
Şansıma,HoiAn’daki
ikinci günümün akşamında fener festivaline denk geldim. Festival her ayın
dolunay gecesinde yapılıyormuş. Geleneksel bir şekilde, yerel halk, iyi şans
getirmesi için tütsüler yakıyor, kağıttan yapılma küçük bir feneri, ya çubuklar
yardımıyla kıyıdan yada teknelere binerek nehre bırakıyor. Gecenin ilerleyen
saatlerinde, yüzlerce renkli fenerin suda yüzdüğü görsel bir şölene tanıklık
ediyorsunuz.
Gece hostele
döndüğümde yan yatağımda yatan Sırp kız ile onun yanındaki yatakta yatan
Avustralyalı yaşlı adam hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Ertesi sabah
kahvaltıda Avustralyalı adam yanıma oturup dert yanmaya başladı. Tartışmanın
nedeni klimanın gece açık kalıp kalmamasıymış. Konu konuyu açtı. Adam emekli
olduğundan bahsetti. Her yıl ülkesinde kış başlarken güneydoğu asyada bir
ülkeye gelip üç dört ayını buralarda geçiriyormuş. 1977’de Londra’dan
Kathmandu’ya otobüsle giden hippilerdenmiş. İstanbul’u sadece o zaman görmüş.
Kahvaltıdan
sonra bisiklet kiralayıp HoiAn’ın dışına çıktım. Mekong deltası kadar çok
olmasada bu bölgede de pirinç tarlaları gözlemleniyor.
Hava birdenbire kararınca hızlı pedallarla hostelime geri döndüm. Avustralyalı adam da Danang’a market alışverişine gidecekmiş, hava kapayınca çıkmamış. Şemsiyemi alıp otobüs durağına gittim. Danang-HoiAn arasında her yarım saatte çalışan otobüsler var. Yolculuk 45 dakika sürüyor ve otobüs ücreti 25000 dong (1 usd) ancak muavinler genellikle para toplarken turistlerden fazla para almaya çalışıyorlar.
Büyük bir
şehir olmasına rağmen Danang’ın içinde tarihi ve kültürel açıdan gezilecek bir
yer yok. Dragon köprüsü adında üzerinde dev ejderha maketi olan köprü belki de
görülecek tek yer. Ancak Danang’ın kilometrelerce uzunluktaki plajlarına hayran
kaldığımı belirtmeliyim.
Ertesi sabah
saat sekizde HoiAn’dan Hue’ye gitmek için Sinhtourist ofisinin önündeydim. 8:30
otobüsü için bilet almak istediğimde gişedeki kadın “alt kattan mı istersin üst
kattan mı” diye sordu. “Cam kenarı mı istersin koridor mu” sorusuna alışık
birisi olarak kadına boş boş baktım. Kadın gülümseyerek “tamam” dedi. “Üst
kattan vereyim, orası daha güzel”
Vietnam’da
şehirler arası yolculuklar, dünyada eşi benzeri olmayan (varsa da ben bugüne
kadar görmedim) “sleeping bus” otobüsleriyle yapılıyor. Otobüste her koltuk bir
yatak. Araca binerken ayakkabılar çıkartılıp bir poşete konuluyor. Ardından koltuğunuza
yatıyorsunuz. Yatış o yatış.
HoiAn Hue
yolculuğum 4 saate yakın sürdü. Hue’de otobüsün yolcuları indirdiği yer perfume
nehri kıyısında bulunan bir mini terminal alanıydı. İnince yine taksiciler
etrafımı sardı. Telefonumun haritasına bakarken bir tanesine gideceğim hostelin
adını söyledim. “Orası uzak, yürüme” falan dedi. Telefonuma baktım,hostele 300
metre mesafedeyim.
Kalacağım
hostel, Hue’nin turist bölgesinde. 6 kişilik odada 1 yatak kahvaltı dahil 5
dolar. Sokaklarda, hosteller, tur acentaları, restoranlar, döviz büroları,
çamaşırhaneler gibi turistlerin ihtiyacı olan herşey var. Yeri gelmişken, 1 kg
çamaşır ortalama 1 dolardan biraz pahalıya yıkanıp ütülenip teslim ediliyor.
Hue şehri 1802
den 1945 e kadar Nguyen hanedanlığı sırasında Vietnam’ın başkentiymiş. Şehir
parfüm nehrinin iki yakasına kurulu. Eskiden çok güzel kokuyor olsa gerek
ismini parfüm koymuşlar ama şu anda güzel yada kötü herhangi bir kokusu yok. Şehrin
merkezinde Dong Ba adında büyük bir kapalı pazar var. Burada iğneden ipliğe,
sebzeden meyveye herşey satılıyor. Couchsurfing’den bir kız mesaj atarak Hue’yi gezdirebileceğini söyledi. Aslında tüm Vietnam’da halk yabancılara karşı çok sıcakkanlı. Hue’de de özellikle gençler, yabancı dil pratiği yapabilmek için kente gelen turistlerle iletişim kurmaya çalışıyorlar. Rehberimle öğle saatlerinde buluşup dolaşmaya başladık. Kız iyiydi hoştu da ingilizcesi berbattı. Bir süre sonra sıkıldığımı hissettim ve izin isteyip Kraliyet sarayının yolunu tuttum.
Parfüm nehri
kenarından yürüyerek 10-15 dakikada kraliyet sarayına ulaştım. Sarayın çevresi
güzel bir park olduğundan olsa gerek yerli turistlerle doluydu. Saraya giriş
için ödenmesi gereken ücret 150000 dong. (6 dolar) İçerisi çok büyük ve pek
fazla yönlendirme tabelası yok. Bu yüzden buraya yerel bir rehberle girmek
faydalı olabilir. Binalar ve binaların içi ihtişamlı olmasına rağmen renk
cümbüşü bir zaman sonra gözleri yormaya başlıyor.
Hue’nin
içinde gezilmesi gereken bir diğer yer Thien Mu Pogoda. Kraliyet sarayından
dört kilometre ileride nehir kenarında bulunan bu tarihi yapıya merkezde kıyıda
duran tekneler kişi başı 8-10 dolar ücret istiyorlar. Sıcak olmasa nehir
kıyısından rahatlıkla yürünerek gidilecek bir yer. Kraliyet sarayının önünden
ana yola çıkıp gelen motorculara el kaldırdım. Bir tanesi durdu ama
anlaşamadık. Diğeri oraya gitmediğini ima eden bir şeyler söyledi. Cebimden
20000 dong çıkartıp bir sonraki duran adama parayı gösterdim ve pogoda dedim. Dakikalar
içerisinde pogodanın önündeydim. Pogoda 1601 yılında yapılmış. Sakin huzurlu bir yer. Dini bir alan olmasının dışında bahçe peyzajı görülmeye değerdi.
Akşam
merkeze dönüp, nehir kıyısında oturdum. Havanın kararmaya başlamasıyla birlikte
Hue halkı kendisini nehir kıyısına atmış.
Hue’nin
nispeten dışı sayılacak birbirine uzak noktalarda kral mezarları var. Bunların
en önemli olan birkaç tanesini görmeyi planlamıştım. Hue’de taksiciler
yabancılara hep fahiş fiyat çekiyorlar. Bu nedenle en mantıklı şey taksi
ücretini paylaşmak veya araç kiralamak.Akşam hostelde aynı odada kaldığım
Avustralyalı bir çift ve Alman bir kızla mezarlara beraber gitmek için araç
kiralama planı yapmıştık. Ancak sabah kahvaltıda Avustralyalı çift planlarını değiştirdiklerini
söyledi. Ben de mezar görmek yerine Hue’nin 10 kilometre kadar güneyinde
bulunan ahşap köprüsüyle ünlü bir köye gitmeye karar verdim. Köprünün yerini
telefonuma kaydedip ana yola kadar yürüdükten sonra iki motor ve bir kamyonete
otosop çekerek köye ulaştım. Tarihi ahşap köprü gerçekten güzeldi ama daha
güzel olan şehrin dışına çıkıp kırsal hayatı gözlemlemekti. Gece 22:30 da Hanoi’ye uçmak için akşam saatlerinde Hue havaalanına geçtim. Havaaalanı Hue’nin 15 km dışında. Servis tüm yolcuları Hue’deki otellerden topluyor. Dışarıdaki acentelerden ayarlanırsa 80000 dong, direk telefonla ayarlanırsa 50000 dong. Telefon: 0543826826.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder