Hue havaalanı oldukça küçük ve yolcu sayısı da bir o kadar fazla olunca uçuş öncesinde havalanında
zaman geçirmekten aldığım tadı burada tam anlamıyla alamadım. Check-in den
sonra biniş kapısının önünde kendime boş bir koltuk bulmakta bile zorlandım
diyebilirim. Neyseki uçuş zamanında.
Ho Chi Minh mozolesi |
Vietnam’ın
düşük bütçeli hava yolu Vietjet ile başkent Hanoi uçuşu 1 saate yakın sürdü. Noi Bai
havalimanı Hanoi’nin 35 kilometre dışında. Şehir merkezine ulaşmak için gündüz
saatlerinde belediye otobüsleri çalışıyor. Gece ise havayollarının servis
otobüsleri olduğunu okumuştum. Biraz sağa sola bakınınca Vietjet’in servisini
görmem zor olmadı. Saigon’daki belediye otobüslerine benzeyen minibüsten bozma
otobüsümüz dolar dolmaz hareket etti. Ücret: 40000 dong. Şoföre navigasyondan
gideceğim hostelin bulunduğu sokağı gösterdim. El kol işaretleriyle yakınına
gittiğini sonrasında yürüyebileceğimi anlattı.
Hanoi eski şehir sokaklarında motorsikletler |
45 dakikalık
yolculuk sonrasında başkent Hanoi’ye ulaştık. Hostele en yakın noktada otobüsten indim
ve telefonumun navigasyonuna bakarak kalacağım yere doğru yürümeye başladım. Gecenin
bir buçuğunda hiç bilmediğim bir şehrin sokaklarında ne kadar rahat bir biçimde
yürüyorum diye düşündüm. Bundan 17 yıl önce, yurtdışına ilk sırtçantalı
seyahatime çıktığımda ve henüz birkaç sene öncesine kadar nereye gidersem
gideyim ilk işim gittiğim şehrin kağıt haritasını edinmek olurdu. O harita
katlanmaktan birkaç gün sonra yırtılır, zaten küçük olan cadde ve sokak
isimleri görünmez olurdu. Günümüzde akıllı telefonlar, gidilecek yere mesafe
ölçümünü yapıp kaç dakikada varılacağını bile göstererek seyahat etmeyi çok
kolaylaştırdı. Bir de şu bataryanın olur olmadık anlarda bitmesi sorununu
çözseler.
Ngoc Son tapınağı |
Hoan Kiem gölü Hanoi'nin göbeğinde |
Resepsiyonda
kaydımı tamamlayıp odama çıktım. 6 kişilik odada bana kalan yatak, ranzanın üst
katındaydı. Ne kadar sessiz olmaya çalışsam da ışığı açmak ve yatağa çıkmak
odadakilerin uykularını bölmeye yetti. Hostelde kalmanın bence tek dezavantajı
bu. Gecelik yatak ücreti 3,5 dolar. Kahvaltı dahil.
Hoan Kiem gölü |
Kaldığım
hostel, Hanoi’nin old town bölgesinde İstanbul’un Mahmutpaşa’sını andıran,
herşeyin satıldığı dükkanların bulunduğu çok yoğun nüfusa sahip bir alandaydı.
Gece hostelime doğru yürürken kapalı olan tüm dükkanlar ertesi sabah yeniden
açılmış ve sokaklarda adeta bir nüfus patlaması yaşanmıştı. Vietnam’da gezdiğim
diğer yerler gibi burada da motorsikletler ve bisikletler bazen yayalar için yürümeyi
zorlaştıracak kadar çoktu.
Hanoi demiryolu sokağı |
Sabah
kahvaltıdan sonra resepsiyona nerede para bozdurabileceğimi sordum. Hanoi
havalimanında döviz bozdurmayı planlamıştım ama Hanoi’nin iç hatlar terminalinde
döviz bürosu yokmuş. Hostele kısa bir mesafede bulunan bankaya ulaştığımda
kurun oldukça iyi olduğunu gördüm. Ancak banka çok kalabalıktı. Güvenlik
görevlisi, bir ileri bir geri kıvrandığımı görünce beni hemen boştaki bir
bayana yönlendirdi ve normalde en az yarım saat sürecek işlemim iki dakikada
bitti.
Hoan Kiem gölü çevresinde Vietnamlılar eğleniyor. |
Hanoi Vietnam
dilinde suların çevrelediği şehir anlamına geliyormuş. Haritada bakıldığında
şehrin batısındaki kızıl nehir dışında Hanoi’nin çevresinde irili ufaklı
onlarca göl var. Bu göllerden en meşhuru tam olarak Hanoi’nin içinde kalan Hoan
Kiem gölü. Göl, Hanoi halkı için çok önemli. Genci, yaşlısı, gece gündüz elips
şeklindeki gölün çevresinde. Gölün ortasındaki adada bulunan Ngoc Son
tapınağına girmek için 30000 dong ödedim. Tapınaklar bir noktadan sonra aynı
geliyor olsa da manzara ve sakinlik için bu ücreti vermeye değer.
Gölün
etrafında yürürken iki adımda bir Hanoi’li gençler selam verip yanaşıyor ve
ingilizce pratiği yapmak istiyorlar. Bir,iki,üç baktım gezi programım aksayacak
acelem var deyip reddetmeye başladım.
Hanoi eski şehirde yürüyüş caddesi |
Hoan Kiem
gölünün iki sokak ilerisinde Vietnamlı kadınlar müzesine uğradım. Müzenin her
katında farklı bir tema işlenmiş. Savaş sırasında Vietnamlı kadınlar, günlük
hayatta Vietnamlı kadınlar, Vietnam’ın farklı bölgelerinde yaşayan kadınların
giyimleri ve gelenekleri gibi sergiler vardı. Giriş ücreti 30000 dong.
Hanoi,
Saigon’a göre daha düzenli. Caddeler birbirini dik açıyla kesiyor. Kaldırımlar
geniş. Çevre temiz ve düzenli. Tasarım olarak birbirine çok benzeyen devlet daireleri
ard arda karşıma çıktı.
Lenin heykeli |
Hanoi’nin
merkez tren istasyonu bir sonraki durağımdı. Buradan kısa bir yürüyüşle
Hanoi’nin meşhur tren sokağına ulaştım. Ne kadar zaman önceydi hatırlamıyorum
ama burayı bir belgeselde izlemiştim. Binaların arasında kalan demiryolundan
tren geçeceği zaman insanlar evlerinin veya dükkanlarının önündeki herşeyi
kaldırıyor,tren geçiyor ve herşey yeniden eski yerine getiriliyor. Hanoi'ye
gelince ilk işlerimden bir tanesi kaldığım hostelin resepsiyonuna içinden tren
geçen bu sokağın nerede olduğunu sormak oldu. Burası şehrin nispeten varoş bir
kesimi olmasına rağmen sorunsuz bir biçimde gezdim ama maalesef sokaktan trenin
geçişini goruntüleyemedim çünkü bu sokaktan gecen tren hafta içi günlerde
sadece geceleri çalışıyormuş.
Bir diğer
görülmesi gereken tapınak edebiyat tapınağı.Neden bu isimle anıldığına gelince;
kendisini konfüçyüse adayan bir kral tarafından 1075 yılında yaptırıldıktan
sonra asırlar boyunca yetenekli insanları eğitmeyi amaçlayan bir tapınak haline
gelmiş. Bir çok bilim insanı burada yetişmiş. Burada yetişen insanlar ülke
yönetiminde yer almış. Giriş ücreti: 30000 dong.
Edebiyat tapınağı |
Edebiyat tapınağında kitabeler |
Edebiyat
tapınağı yakınlarında Lenin Parkını gezdim. Ortasında bulunan Lenin heykeli
dışında bir özelliği olmayan sıradan bir parktı.
Akşama doğru
yeniden hostelime dönüp biraz dinlendikten sonra akşam yemeği için dışarı
çıktım. Ucuzluk ve lezzet birleşince menülerde görüntüsü hoşuma giden her şeyi
sipariş etmeye başladım. Sanırım Vietnam’dan ayrıldığımda en çok özleyeceğim
şeylerden biri sokak yemekleri olacak.
Hanoi'de bir sokak satıcısı |
Hanoi’nin
yürüyüş caddesi hava karardıktan sonra sokaklara taburelerin atılıp gecenin
ilerleyen saatlerine kadar yiyilip içilen bir caddeye dönüşüyor. Genelde
turistlere hitap eden barlar, kafeler, restoranlar var. Sadece Saigon’daki gibi
kızların sööörrrr masaaaj diye gelene geçene seslendiği masaj salonları yok.
Vietnam
cumhuriyetinin ilk başkanı Ho Chi Minh, Vietnamlıların deyişiyle Ho Amca’nın
mozolesine gidebilmek için ertesi sabah kahvaltıdan sonra yola çıktım. 1975 de
yapılan mozelyum sadece sabah 7 den 10:30 a kadar açık. Ho Amca’nın mumyasını
görmek için yarım saatten uzun bir süre sırada beklemek gerektiğini de
belirtmeliyim.Cep telefonlarına izin veriliyor ama çekim yapamıyorsunuz. Bunun
dışında büyük çantanız varsa emanete bırakmak zorundasınız. İçeriye girdikten
sonra bir tabut içerisinde ebedi istirahatinde olan Ho Amca’nın mumyasının
önünde bekleme yapma, duraklama imkanınız yok. Bakıp geçiyorsunuz. Giriş
ücretsiz.
Vietnam'da her şehrin kendi birası var. |
Moselyumun
biraz ilerisinde bulunan one pillar pogodayı gezdim. Vietnam halkı bu tür dini
yerlere çok ilgi gösteriyor. Hangi pogoda yada tapınağa gitseniz insan
kalabalığı.
Öğleden
sonra rahatlama modunda amaçsızca gezinerek, parklarda dinlenerek, bol bol yiyerek
ve içerek vakit geçirdim.
Akşamüstü
Halong körfezi turu için hostel de dahil olmak üzere bir çok yerden fiyat
aldım. Bir çok acenta 25 dolardan başlayan fiyatlarla günübirlik turları, 45
dolardan başlayan fiyatlarla ise bir gece teknede konaklamalı turları satıyor.
Saigon’daki tecrübeme güvenerek pahalısı daha kalitelidir mantığıyla günübirlik
Halong körfezi turunu 35 dolara Sinh Tourist’den satın aldım. Sonradan anladım
ki buna hiç gerek yokmuş. Turu kaça satın alırsanız alın Halong körfezine
vardığınızda sıradaki tekne hangisiyse ona bindiriliyorsunuz. Tüm günübirlik
turların gittiği yerler ve verilen öğle yemeği menüsü birbirinin aynısı.
One pillar pogoda |
Ertesi sabah
Halong körfezi turu için 7:30 da hostelimden alındım. Tur otobüsünün yarısı
Vietnam vatandaşları yarısı da turistlerden oluşuyordu. Yolculuğumuz 1 mola ile
birlikte 4 saate yakın sürdü. Otobüsten gemi terminalinin otoparkında indikten
sonra rehberimiz eşliğinde terminal binasının içine girdik. Burada rehber
biletlerimizi satın aldı ve hepimize tek tek dağıttı. Bu biletleri çıkışta
tekrar vererek tekne limanına geçtik ve sıradaki ilk tekneye binip Halong
Körfezine doğru açıldık.
Halong
Vietnam dilinde ejderhanın denize indiği yer anlamına geliyormuş. Körfezde 2000
e yakın irili ufaklı ada ve bu adalarda sayısız doğal plajlar ve mağaralar var.
Unesco dünya kültür mirası listesinde de yer alan Halong Körfezi Vietnam’ın en
çok bilinen ve en çok turist çeken yeri.
200.000 dong banknotun arkasında bulunan manzara Halong körfezinden. |
Teknemiz bir
süre körfezde yol aldıktan sonra öğle yemeği servisi başladı. Masalar 5 kişilik
olduğundan ben Vietnam’lı bir aile ile birlikte oturdum. Yemek Mekong deltası turuna
göre biraz daha zayıftı ama burada da jumbo karidesler vardı.
Yemeğin
bitiminde adını bilmediğim bir adaya yanaştık. Buradan kayık yada kanolardan
istediğiniz birini seçerek denizin içinde doğal bir mağarada gezindik. Bu
etkinlik tur ücretine dahil. Daha sonra teknemiz Dau Co adasına yanaştı ve
burada Thien Cung mağarasını gezdik. Mağara oldukça büyük ve renkli
ışıklandırma eşliğinde yürümek keyifliydi. Buraya giriş de tur ücretine dahil.
Katıldığım
tur günübirlik olduğu için teknenin adaların arasında yaptığı gezi fazla uzun
sürmedi. İsteyenlere günübirlik dışında 1 veya 2 gece teknede konaklamalı
turlar da var.
Ertesi gün
akşama doğru Kamboçya’ya uçacaktım. Sabah kahvaltıdan sonra,47 numaralı otobüse
binerek merkeze 15 kilometre mesafede çömlekçiliği ile ünlenmiş Bat Trang köyüne
gittim. Burada üretilen seramik bütün Vietnam’a dağılıyormuş. Ucuzdan pahalıya
büyükten küçüğe her çeşit seramiği satan yüzlerce dükkan vardı. Çanak,çömlekler
fazla ilgimi çekmese de gidiş dönüş birkaç saatimi farklı bir yerde geçirmiş
oldum.
Güneyden
kuzeye 5 şehirde toplam 15 gün geçirdiğim Vietnam’ı çok sevdim. İnsanları mütevazi
ve sıcakkanlı, gezip görülesi yerleri halen turizme yenilmemiş, geçmişte yaşadıkları
büyük acılara rağmen geleceğe umutla bakan, alışılagelmiş asya ülkelerinden
farklı bir ülke. İmkan varsa mutlaka görülmeli. Ben bir kez daha gider miyim?
Neden olmasın?
emeğinize yüreğinize sağlık,çok teşekkürler harika olmuş.
YanıtlaSilYapmış oldugunuz gezileri takdir ediyorum Ali ihsan kardeşim, Yolunuz açık olsun...! Ne zaman gezilere ve yazilara devam ediyorsunuz...?
YanıtlaSil