Amasya,Ballıca,Tokat,Kazankaya kanyonu,Hattuşa,Alacahöyük rotası |
1.gün: Sabah 7 uçuşuyla İstanbul’dan Samsun’a gitmek için havalandık. Uçuş 1 saat sürdü. Havaaalanından kiralık aracımızı alıp yola çıktık. İlk hedef Amasya şehri. Samsun – Ankara yolu üzerinde Çakallı mevkiinde meşhur menemenciler var. Tavsiye üzerine bunlardan bir tanesinde durup sabah kahvaltısını menemen ile yaptık. Yolu düşen herkes yazmış. Ben de yazayım. Bildiğimiz menemen servis ediliyor, farklı olan hiçbirşey yok. Ancak içine koydukları peynirden midir, yumurtadan mıdır bilmem ama lezzet mükemmeldi.
Samsun-Amasya arası 125 kilometre ve yolculuk yaklaşık 2 saat sürdü. Samsun’da ılıman olan hava denizden uzaklaştıkça sertleşti. Hele Amasya’da insanın bir tarafını donduruyordu ama olacak o kadar bu mevsimde deyip moral bozmadık.
Şehzadeler şehri olarak tanınan Amasya, Yeşilırmak nehrinin kenarına kurulmuş. Yeşilırmak üzerinde durup akıp giden nehre bakıldığı zaman bir tarafta şehir diğer tarafta ise kaya mezarlarının da yer aldığı Harşena dağı görülebiliyor. Önce kaya mezarlarına çıkarak hem bu tarihi mezarları görelim hem de şehri tepeden inceleyim dedik. Kaya mezarlarına giriş müze kart ile ücretsiz. Pontus krallarına ait irili ufaklı 18 adet mezar varmış. Uzaktan görünüş olarak Fethiye’dekileri andırdıysa da yakınına gidince mezarların üzerindeki işçiliğin Fethiye’dekiler kadar fazla olmadığı belli oluyor. Ayrıca giriş kapıları yerden yüksekte olduğundan bazılarının içine girmekte mümkün değil.
Kral kaya mezarları |
Şehir, Osmanlı döneminde tahta çıkmaya aday şehzadelerin vali olarak atanıp eğitim gördüğü yerlerden biriymiş. Bu özelliğini öne çıkarmak amacıyla kurulan şehzadeler müzesi nehir kıyısındaki konaklardan birinde bulunuyor. Müzede balmumu heykelerinin yardımıyla osmanlı dönemi sancaklarında şehzadelerin eğitim hayatı ve günlük yaşantısı anlatılmaya çalışılmış.
Şehzadeler müzesinin de aralarında olduğu Yeşilırmak kıyısında bulunan tarihi evlere Yalıboyu Evleri deniliyor. Evlerin bazıları günümüzde otel, restoran gibi turistik işletmelere dönüştürülmüş. Bir süre evleri karşıdan görecek şekilde Yeşilırmak boyunca yürüdük. Amasya belediyesi, kentin simgesi şehzadeleri günümüzün modasıyla birleştiren bir heykeli Yeşilırmak kıyısına dikmiş. “Selfie çeken şehzade heykeli” yakında Amasya’nın simgelerinden biri olursa şaşırmamak lazım.
Amasya'da bakırcılar sokağı |
Amasya’nın içinde dolaştık. Eski bedesten kapalı çarşıya dönüştürülmüş. Bakırcıların olduğu sokağı ve otele dönüştürülen tarihi Taşhan’ı, 2.Beyazıd külliyesini gördük. Amasya çöreğini tattık.
Amasya’yı arkamızda bırakıp Tokat yönüne doğru devam ettik. Şehrin çıkışında aşkı uğruna dağları delen Ferhat’a atıfta bulunarak isimlendirilmiş Roma döneminden kalma antik su kanalları bulunuyor. Amasya belediyesi Ferhat ile Şirin aşkından yola çıkarak burtaya bir aşıklar müzesi yapmış.
Sabuncuzade tıp müzesi içi |
Müzede tedaviler balmumu heykeller kullanılarak anlatılmış |
Gelmişken Tokat şehir merkezini de bir görelim dedik ve arabayı park edip ana caddelerde biraz yürüdük. Meşhur Tokat kebabını deneyebileceğimiz bir yer sorduk ama tarif edilen yerler kapanmıştı. Tekrar aracımıza binerek Zile’ye doğru yol adık. Pazar ilçesinde bulunan Mehapre hatun Kervansarayı’nı da dışardan gördükten sonra geceyi geçirmek üzere Zile öğretmenevinin kapısını çaldık. Öğretmenevi temiz ve modern. Konakladığım öğretmenevleri arasında bir anda en üst sıralara çıktı diyebilirim. Konaklama ücreti kahvaltı dahil kişi başı 25 lira.
Tekrar yolumuza devam ederken bu kez Kazankaya kanyonu tabelasını gördük. Yeşilırmak’ın bir kolu olan Çekerek ırmağı üzerinde yer alan toplam 10 kilometre uzunluğunda bir kanyon Kazankaya. Kanyona giderken yolda gördüğüm bir kişiden aldığım bilgiye göre kanyonun içinde eski bir kalenin kalıntıları ve daha ilerlerde de taş üzerine oyulmuş heykel varmış. (İnternetten bu heykelin Kibele heykeli olduğunu öğrendim.) Kanyonun belirli bir girişi yok. Dolayısıyla giriş ücretsiz. Irmağı sağ tarafımızda bırakarak yürümeye başladık. Toprak patika yol yer yer darlaşıyor ve ilerledikçe yürümek de zorlaşıyor. Özel bir yürüyüş yolu yok. Bizde biraz ilerleyip geri döndük. İnternette araştırdığım kadarıyla uzun zaman önce yerel yönetimler tarafından bu kanyonun turizme kazandırılması için girişimlerde bulunulmuş ama bizim gittiğimiz 2016 aralık ayı itibariyle ana yolda bulunan tabeladan başka ne yolda ne de kanyonun girişinde bir şey yoktu.
Meçhul köprü |
Kazankaya kanyonu |
Şapinuva'dan geriye kalanlar |
Hattuşa antik şehrine giriş müzekart ile ücretsiz. Girişten sonra tekrar aracımıza binip görülmesi gereken yerlerde araçtan indik. Alan inişli çıkışlı olduğundan araç olmadan dolaşmak yorucu olabilir.
Hattuşa’ya 2
kilometre uzaklıkta Yazılıkaya bulunuyor. Bilinen hitit kaya anıtlarının en
büyüğü olan bu tapınakta hititler yeni yıl kutlamalarını yaparlarmış. Hattuşa
için alınan bilet yada müzekart burada da geçerli.
Son olarak
Alacahöyük’e ulaştık. Kazı alanına geçmeden önce müzeye girdik. Müze, fazla
büyük olmasa da kazılarda çıkanların sergilendiği bölüm hititlerin yaşantısı
hakkında bilgi verdi. Alacahöyük’de yapılan ilk kazı çalışmalarını Atatürk başlatmış.
Bu kazılar sırasında çekilmiş fotoğraflarda müzedeydi. Aslanlı kapı |
Yerkapı |
Sfenskli kapı |
Alacahöyük kazı alanında 4 ayrı katmanda 15 ayrı yerleşime ait izler bulunmuş. Alan Hattuşa ya da Şapinuva gibi büyük olmadığından rahat gezilebiliyor.
Havanın kararması ile birlikte Çorum’a, akşam yemeği ve leblebi alışverişinden sonrada Samsun’a doğru devam ettik. Gecenin geç saatlerinde, bizi İstanbul’a getirecek İstanbul uçağına binerken yorgun ama mutluyduk.
Yazılıkaya |
Alacahöyük müzesinde Hattuşa maketi ve aslanlı kapıdan şehre giriş |
Alacahöyük'te tunç çağına ait mezarlar |
Hattuşa şehir duvarlarının bir bölümü aslına uygun onarılmış. |
Bütçe
İstanbul-Samsun
gidiş dönüş uçak bileti: 47 lira
2 günlük araç
kirası + mazot (kişi başı): 150 lira
Öğretmenevi
gecelik konaklama ücreti: 25 lira
Yemekler:
100 lira
Ivır-zıvır: 50
lira
Toplam: 348
lira