Nemrut’a
ikinci kez yolum düşünce dünya kültür mirası listesine girmiş bu özel bölge
hakkında bloğa yazmalıyım diye düşündüm.
Nemrut dağı
milli parkı Adıyaman ile özdeşleşmiş. Ancak hem Adıyaman hem Malatya Nemrut
dağı üzerinde hak ediyor ve her iki şehir üzerinden de Nemrut’a ulaşım var.
Nispeten daha kolayı Adıyaman tarafından olanı. Biz bu
gezimizde Adıyaman tarafından Nemrut dağına çıktık. Zaten bölgede milli park
dışındaki gezilecek yerler de bu rota üzerinde. Gezilecek yerler sırasıyla Karakuş
tümülüsü, Cendere köprüsü, Eski kahta kalesi (Yenikale), Arsameia ve Nemrut dağı. Mevsim yazsa ve
hava güneşliyse Nemrut’a güneşin doğuşunu veya batışını izlemek için de
çıkılıyor.
Nemrut tümülüsü doğu terası bir zamanlar böyleymiş.
Karakuş tümülüsü: Adıyaman Kahta arası 30
kilometre kadar. Daha sonra “nemrut dağı” tabelalarını takip ederek bir 30
kilometre daha gidip Karakuş Tümülüsü’ne ulaşılıyor. Eski çağlarda Komagene olarak anılan bu bölgede,
I.Mithradates tarafından bir krallık kurulmuş. Roma ile yapılan savaşı
kaybedererek tarih sahnesinden silinene kadar da bu bölge de hüküm sürmeye
devam etmiş. Karakuş tümülüsünde I.mithradetes’in
annesi, kızkardeşi ve yeğeninin mezarları var. Tümülüsün 3 tarafında ise anıt
sütunlar bulunuyor. Bunlardan en belirgin olanı üzerinde kartal figürü olan
güney sütunu.
Adıyaman yönünden gelişte gezilecek yerler haritası
Karakuş tümülüsünde anıt sütunlardan birisi kartal
Cendere Köprüsü: Tümülüse birkaç kilometre uzaklıkta Cendere
çayı üzerinde 1700 yıllık Cendere köprüsü sapasağlam duruyor. 20 yıl öncesine
kadar üzerinden araçların geçmesine izin verilen köprü, biraz ilerisine yenisi
yapılınca araç trafiğine kapatılmış. Köprüyü Roma imparatoru Septimus Severus karısı
ve oğulları adına yaptırmış. Aileyi temsilen köprünün her iki girişine ikişer
adet sütun diktirmiş. İkisi kendisi ve eşi, diğer ikisi iki oğluna adanmış.
Oğullardan birisi taht hırsıyla kardeşini öldürünce ona adanan sütün
yıktırılmış. Bugün köprünün Kahta tarafında iki sutun, diğer tarafında ise tek
sütun halen duruyor.
Hayırsız evlattan dolayı diğer tarafta tek sütun var :)
Cendere köprüsü
Eski Kahta kalesi: Gezi güzergahımızda bir sonraki
durağımız Eski Kahta kalesi oldu. Kale Komagene döneminde yapılıp, Romalılar
döneminde eklentilerle büyütülmüş. Ancak bugünkü görünümüne Memluklular
döneminde ulaşmış. Hatta Osmanlının son dönemlerinde bile kullanılmış. Maalesef
2011 yılında başlayan restorasyon çalışmaları halen tamamlanmadığından içine
giremeyip yolun altından fotoğraflamakla ve kapısından bakmakla yetindik.
Kalenin restorasyonu bitmiş gibi görünüyor ama kapalı.
Arsameia: Arsameia diye adlandırılan yere doğru
devam ettik. Komagene krallığının yazlık başkenti ve yönetim merkezi olarak bilinen
bölgede girişteki tabeladan başka bir bilgilendirme ve yönlendirme yok. Bu nedenle
ne var ne yok kendiniz keşfetmek durumundasınız. Patikadan dümdüz ilerleyince kayalar
oyularak yapılmış, derine doğru inilen bir dehliz var. Buradan yukarıya çıkan
patikayı takip edince ise bir diğer dehlize ulaşılıyor. Dehlizin girişindeki
kayanın üzerinde bulunan yazı Anadolu’nun en büyük yazı kabartması. Dehlizin
üst tarafında kral Antiochos ile Herakles’in tokalaşma sahnesinin yer aldığı
bir kabartma var. Dehlizden daha yukarı çıkınca bir zamanlar burada bulunan
yazlık sarayın kalıntılarına ulaşılıyor. Ama bence kalıntılardan daha güzeli
buranın seyrine doyum olmayan manzarası.
Komagene kralı Mitraades'in Herkül Herakles ile tokalaşma figürü.
Giriş duvarının üzerinde Anadolu'da bulunan en büyük Grekçe kitabe var.
158 merdivenin sonunda bir mezara ulaşılıyormuş.
Nemrut dağı milli parkı, Nemrut dağı tümülüsü: Arsameia’dan Nemrut dağına 15 kilometrelik kestirme yoldan ulaşmak
mümkün. Ana yola dönmeye gerek yok. Kestirme yol daha önceleri çok bozuktu ve
aracına güvenmeyenler geri dönüp 26 kilometrelik daha uzun olan uzun asfalt
yoldan nemruta çıkıyorlardı. Kestirme yolun önceki halini tecrübe etmiş birisi
olarak artık dağa çıkmanın çok kolay olduğunu yazabilirim. Nemrut Dağı otoparkına bir şekilde ulaşınca derin bir oh
çekmemek lazım çünkü yukarıya tümülüse doğru uzun bir yol var. Girişten hemen
sonra doğu teras ve batı terası işaret
eden oklar yol gösteriyor. Biz doğu terasından çıkmayı tercih ettik. Bir süre
merdivenlerden ilerledikten sonra toprak yoldan devam edilerek doğu terasına
varılıyor. Komagene kralı Antiochos’un kendisi için yaptırdığı tümülüs
küçük kırma taşların yığılmasıyla oluşturulmuş. Doğu terasında tanrılar
galerisi diye adlandırılan devasa tanrı heykelleri var. Bunlardan en başta
bulunan kral Antiochos’muş. Zira kral kendisini tanrılarla aynı seviyede
görürmüş. Diğer heykeller sırasıyla bereket tanrısı Fortuna, baş tanrı Zeus,
güneş tanrısı Apollon ve güç tanrısı Herakles’in heykelleri. Hemen karşıda
bulunan düz alan ise dini törenlerin yapıldığı yermiş. Tümülüs’ün diğer tarafında bulunan batı terasında da
benzer heykeller bulunuyor. Her iki teras önünde bilgilendirme tabelaları var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder