5 Mayıs 2017 Cuma

Gaziantep

Geçtiğimiz ay, hem üniversite yıllarında aynı evi paylaştığım arkadaşım Harun’u, hem de Gaziantep şehrini bir kez daha görme imkanım oldu. Öğrencilik zamanlarında Harun’la otostop çekerek yakın şehirlere gezmişliğimiz vardı. Aradan geçen yıllar, çalışma hayatı ve çoluk çocuğa karışmak kadim dostumu o zamanlara göre daha ağırbaşlı yapmış ama yine de sağolsun bizi kırmayarak bu güzel şehirde çok güzel gezdirdi.
Çingene kızı mozaiği

Gaziantep Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birisi. Ancak merkezde gezginler için görülmesi elzem olan yerlerin çoğu birbirine yakın mesafede. Keyifli bir yürüyüşle bir günde Gaziantep’in tarihi yerlerini ve lezzet duraklarını keşfetmek mümkün. Son yıllarda yapılan turizme yönelik çalışmalarla bölgede yollar ve kaldırımlar yenilenmiş, binaların dış cepheleri iyileştirilmiş, tarihi cami ve hanlara restorasyon yapılmış.

Yahudi mahallesi

Antep kalesi

Budeyri hanı

Biz Antep’i görmeye kaleden başladık. Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen kale, kentin eski bölgesine hakim bir tepenin üzerinde kurulu. Yakın zamanda yapılan restorasyon sayesinde kalenin duvarları oldukça iyi durumda. Kalenin içinde, Antep’in milli mücadele yıllarındaki durumunu ve halkın kahramanlığını anlatan bir de müze var.
Kentin sahip olduğu mutfak kültürünü anlatan Emine Göğüş mutfak müzesine uğradık. Müzede yöresel lezzetlerin tanıtımından ziyade geçmişten günümüze bu lezetlerin nasıl yapıldığı anlatılıyor. Bir nevi mutfak araç ve gereçleri müzesi gibi düşünülebilir.
Antebin hamamları türküsünü duymayan yoktur. Şehirde gezerken bir çok tarihi hamama rastlanıyor. İşte bu değer için, tarihi paşa hamamı restorasyondan geçirilerek Hamam müzesi açılmış. Müzede hamam araç ve gereçleri ve hamam kültürü balmumu heykeller yardımıyla sergileniyor.

Para müzesi bir koleksiyonerin girişimiyle kurulmuş.

Tahtani cami
Entebin hamamları için müze bile kurulmuş.
Eskiden gümrükçü hanın alt katları ahır,üst katları konaklama amaçlı kullanılırmış.  
Yahudi mahallesi adıyla anılan bölgede eski bir yahudi evi para müzesine dönüştürülmüş. Dünyanın bir çok yerinden toplanmış kağıt ve madeni paralar evin odalarında ve avluda sergileniyor. Yukarıda yazdığım diğer iki müze ile karşılaştırılınca, para müzesi son derece amatör kalıyor. Bu arada bahsi geçen tüm müzelerin giriş ücretleri 1 lira.

Antep hanlarıyla da ünlü. Budeyri hanı, Millet hanı ve Gümrükçü hanını ziyaret ettik. Hanlar restorasyondan geçmiş ve geçmişte yaşadıkları ticari değerler, yerini turistik değerlere bırakmış. Avlular genellikle kafe gibi düzenlenmiş. Biz de millet hanında kahve içtik. Kalkmamıza yakın bir sıra gecesi başladı ki kulaklara zarar.
1781’de yapılan Zincirli bedesteni gördük. 200 yıl önce burada et ve sebze satılıyormuş.
Bakırcılar çarşısını gezdik. Geçmişte yemek yapımı için sadece bakır kaplar kullanılırmış. Burada bakır ustalarını halen bakırı döverken yada cezvenin üzerine desen işlerken görmek mümkün. Çarşıda sadece bakırdan yapılma eşyalar değil Antep’in geleneksel renkli çarıkları, ahşap ev eşyaları ve hediyelik eşyalar da satılıyor.

Antebin geleneksel renkli çarıkları

Zincirli bedesten

Bakırcılar çarşısı
Almacı çarşısı

Sokağın diğer tarafında yer alan Almacı pazarı daha girişinden burnumuza gelen kokularla bizi mest etti. Çeşit çeşit baharatlar, kuruyemişler, yöresel salçalar, dolmalık biberler, peynirler, pekmezler Almalı pazarında gördüklerimden şu an için aklıma gelenler.

Antep ile ilgili tüm tanıtım yazılarında ismi geçen Tahmis kahvesine uğradık. 300 yıllık kahvehane binası iki büyük yangın atlattıktan sonra yeniden yapılmış. Tarihi değeri sayesinde burası da yakın geçmişte restorasyon görmüş. Önceden sıradan bir kahvehane iken bugün burası da turistik bir tesis.

Antep’in tarihi sokaklarında bir çok cami gördük. Bunlardan birkaçının içine girdik. Bazılarını ise dışarıdan görmekle yetindik. Bu yörede camilerin mimarisi klasik Osmanlı mimarisinden farklı. Dışarıdan bakınca minareler hemen dikkat çekiyor.
Tahmis kahvesi
Antep denilince akla gelen en büyük değerlerden birisi Zeugma antik kenti. Nizip ilçesine 10 kilometre mesafede bulunan antik kentten çıkartılan mozaikler Gaziantep’te kurulan mozaik müzesinde sergileniyor. Planımızda Nizip’te bulunan antik kente gitmek olsa da yoğun yeme içme programımız nedeniyle müzeye görmekle yetindik. Harun’un söylediğine göre fazla da bir şey kaybetmemişiz çünkü antik kentten çıkarılan tüm önemli eserler zaten Zeugma müzesindeymiş. Müzedeki mozaikler gerçekten çok güzel. Hepsinde büyük bir emek var. Bu nadide mozaikler içerisinde en kıymetlisi olan çingene kızı için özel bir bölüm oluşturulmuş. Çingene kızı mozaiğindeki kızın kim olduğu bilinmiyormuş. Arkeologlar bu mozaiği bulduğunda resimdeki kadını çingeneye benzettikleri için mozaiğin adı çingene kızı olarak kalmış. Mozaiği bu kadar önemli kılan ise kadının bakışlarında hem sevinç hem endişenin bir arada yansıtılmasıymış.
Antep’e gelmişken, yanımızda da has bir Antepli varken bolca yedik içtik. Yediklerim içtiklerim benim olsun deyip gördüklerimi yazayım dedim ama bir yer var ki yazmadan geçemeyeceğim. Metanet lokantasında içtiğimiz Beyran çorbası öyle böyle değil, muhteşem bir çorbaydı. Zaten sabahın köründe içeride oturacak yer bulunamamasından doğru yerde olduğumuzu anlamıştık. Beyranın hazırlanışı ile ilgili çektiğim video aşağıda.


3 yorum: