Çingene kızı mozaiği |
Gaziantep
Türkiye’nin en büyük şehirlerinden birisi. Ancak merkezde gezginler için
görülmesi elzem olan yerlerin çoğu birbirine yakın mesafede. Keyifli bir
yürüyüşle bir günde Gaziantep’in tarihi yerlerini ve lezzet duraklarını
keşfetmek mümkün. Son yıllarda yapılan turizme yönelik çalışmalarla bölgede yollar
ve kaldırımlar yenilenmiş, binaların dış cepheleri iyileştirilmiş, tarihi cami
ve hanlara restorasyon yapılmış.
Yahudi mahallesi |
Antep kalesi |
Budeyri hanı |
Biz Antep’i
görmeye kaleden başladık. Ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmeyen kale, kentin
eski bölgesine hakim bir tepenin üzerinde kurulu. Yakın zamanda yapılan
restorasyon sayesinde kalenin duvarları oldukça iyi durumda. Kalenin içinde, Antep’in
milli mücadele yıllarındaki durumunu ve halkın kahramanlığını anlatan bir de
müze var.
Kentin sahip
olduğu mutfak kültürünü anlatan Emine Göğüş mutfak müzesine uğradık. Müzede yöresel
lezzetlerin tanıtımından ziyade geçmişten günümüze bu lezetlerin nasıl yapıldığı
anlatılıyor. Bir nevi mutfak araç ve gereçleri müzesi gibi düşünülebilir.
Antebin
hamamları türküsünü duymayan yoktur. Şehirde gezerken bir çok tarihi hamama
rastlanıyor. İşte bu değer için, tarihi paşa hamamı restorasyondan geçirilerek
Hamam müzesi açılmış. Müzede hamam araç ve gereçleri ve hamam kültürü balmumu
heykeller yardımıyla sergileniyor.
Para müzesi bir koleksiyonerin girişimiyle kurulmuş. |
Tahtani cami |
Entebin hamamları için müze bile kurulmuş. |
Eskiden gümrükçü hanın alt katları ahır,üst katları konaklama amaçlı kullanılırmış. |
Antep hanlarıyla
da ünlü. Budeyri hanı, Millet hanı ve Gümrükçü hanını ziyaret ettik. Hanlar
restorasyondan geçmiş ve geçmişte yaşadıkları ticari değerler, yerini turistik
değerlere bırakmış. Avlular genellikle kafe gibi düzenlenmiş. Biz de millet
hanında kahve içtik. Kalkmamıza yakın bir sıra gecesi başladı ki kulaklara
zarar.
1781’de
yapılan Zincirli bedesteni gördük. 200 yıl önce burada et ve sebze
satılıyormuş.
Bakırcılar çarşısını
gezdik. Geçmişte yemek yapımı için sadece bakır kaplar kullanılırmış. Burada
bakır ustalarını halen bakırı döverken yada cezvenin üzerine desen işlerken
görmek mümkün. Çarşıda sadece bakırdan yapılma eşyalar değil Antep’in
geleneksel renkli çarıkları, ahşap ev eşyaları ve hediyelik eşyalar da
satılıyor.
Sokağın
diğer tarafında yer alan Almacı pazarı daha girişinden burnumuza gelen kokularla
bizi mest etti. Çeşit çeşit baharatlar, kuruyemişler, yöresel salçalar, dolmalık
biberler, peynirler, pekmezler Almalı pazarında gördüklerimden şu an için aklıma
gelenler.
Antep ile
ilgili tüm tanıtım yazılarında ismi geçen Tahmis kahvesine uğradık. 300 yıllık
kahvehane binası iki büyük yangın atlattıktan sonra yeniden yapılmış. Tarihi
değeri sayesinde burası da yakın geçmişte restorasyon görmüş. Önceden sıradan
bir kahvehane iken bugün burası da turistik bir tesis.
Antep’in
tarihi sokaklarında bir çok cami gördük. Bunlardan birkaçının içine girdik.
Bazılarını ise dışarıdan görmekle yetindik. Bu yörede camilerin mimarisi klasik
Osmanlı mimarisinden farklı. Dışarıdan bakınca minareler hemen dikkat çekiyor.
Tahmis kahvesi |
Antep’e gelmişken, yanımızda da has bir Antepli varken bolca yedik içtik. Yediklerim içtiklerim benim olsun deyip gördüklerimi yazayım dedim ama bir yer var ki yazmadan geçemeyeceğim. Metanet lokantasında içtiğimiz Beyran çorbası öyle böyle değil, muhteşem bir çorbaydı. Zaten sabahın köründe içeride oturacak yer bulunamamasından doğru yerde olduğumuzu anlamıştık. Beyranın hazırlanışı ile ilgili çektiğim video aşağıda.
ne güzel anlatmışsınız...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilSadece Tahmis Kahvehanesi için bile gidilebilir.
YanıtlaSilTeşekkürler.